| Başsavcının ofisi bu kadar yozlaşmış olmasaydı bu tip kontrolleri rutin olarak yaparlardı. | Open Subtitles | لكانوا يتحققون من الصكوك المالية كعملٍ روتينيّ |
| rutin kontrol. Cesedi bulan kisi oldugunuz için sizinle konusmaya geldik. | Open Subtitles | أجراء روتينيّ ، أتينا بصدد التّحدث إليكَ ، لأنّكَ من وجد الجُثمان. |
| rutin kontrol. Cesedi bulan kişi olduğunuz için sizinle konuşmaya geldik. | Open Subtitles | أجراء روتينيّ ، أتينا بصدد التّحدث إليكَ ، لأنّكَ من وجد الجُثمان. |
| Bu durumun rutin bir yerçekimi ayarlama işi olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | لقد بلغني أن هذا فقط كان نتيجة عدم استقرار جاذبية روتينيّ |
| Benim hayatımı değiştiren bu rutin soruydu. | TED | كان هذا أكثر سؤال روتينيّ غيّر حياتي. |
| rutin testler hastaya vereceğim tedaviyi değiştirmek için kadavradan kan çalmanı içermez. | Open Subtitles | إنّه فحص معمليّ روتينيّ الفحوصات المعمليّة الروتينيّة لا تتضمّن الدم الذي سرقتَه من جثة لخداعي كي أقوم بإعطاء المريض العلاج الخاطىء |
| rutin bir iş, her şey gibi. | Open Subtitles | هذا عمل روتينيّ, كأي شيء |
| rutin bir test. | Open Subtitles | إنّه فحص معمليّ روتينيّ |
| Ameliyat sadece rutin bi gözlemdi. | Open Subtitles | الجراحة كانت منظار روتينيّ. |
| Bu rutin bir kontrol. | Open Subtitles | إنه مُجرد إجراء روتينيّ. |
| Buralarda rutin uygulama bu. | Open Subtitles | لأنه عمل روتينيّ هُنا |
| rutin denetleme. | Open Subtitles | فحص روتينيّ |