| Eğer, boşluğa bir tüy ve bowling topu bırakırsak aynı hızda düşerler. | Open Subtitles | إذا ألقيت ريشة على كرة بولينغ في مكنسة سوف تقع بنفس المعدل |
| Blawker'ın özel bir kağıt sayısını hazırlıyorum, tüy kalem kullanarak. | Open Subtitles | حسنا وانا اقوم بكتابة ورقة إضافية للتقديم مستخدما ريشة ريشة |
| Ve o yuvada bir yumurta vardı. Ve o yumurtada bir kuş vardı, ve o kuştan bir tüy düştü. | Open Subtitles | وكان على هذا الغصن عش وكان في هذا العش بيضة وكان بهذه البيضة طير ومن هذا الطير جاءت ريشة |
| O saç tuvaletlerinin her birinde... birkaç yüz devekuşunun tüyü var. | Open Subtitles | انهم زوجان مائة ريشة نعامة في كل واحدة من تلك القبعات |
| Ben tavuskuşu tüyü istedim ben tavuskuşu tüyünü koparmak istedim... bir sopayla. | Open Subtitles | على إحضار ريشة طاووس وذهبتُ لأحضر لك ريشة طاووس لكنه أخذ يصرخ |
| Eğer uslu durursanız, size daha uzun tüylü bir şapka alırım. | Open Subtitles | وإذا كنتما فتاتين مطيعتين فسأشتري لكما قبعة كبيرة لها ريشة أكبر |
| Neptün'ün ikinci uydusundaki bir tüy ağırlığındaki senin yemeğini takas edelim mi? | Open Subtitles | بوزن ريشة على القمر الثاني لكوكب نبتون من غدائك |
| Asanızda bulunan kuyruk tüyünü veren anka kuşu bir tüy daha vermişti. | Open Subtitles | فقد حدث أن الفينيق التي تستقر ريشة من ذيله في عصاك، قد ترك ريشة أخرى |
| Büyük ihtimal siyah kadife bir elbise giyip, başına da tüy takmıştır. | Open Subtitles | فهى على الارجح، ترتدى قطيفة سوداء مع ريشة فى شعرها |
| tüy kadar hafif yani 21 ounce. 8 atımlık kapasite, çift hareketli. | Open Subtitles | يزن ريشة 21 أونس , قدرة مضروبة 8، عمل مضاعف. |
| İşte insanlar beni bu şekilde hatırlayacak... bir tüy... ve kendimi daima böyle göreceğim. | Open Subtitles | هذا ما سيتذكرني الناس به ريشة وهذا ما سأراه في نفسي |
| Hey B. O şapkaya bir tüy sokman lazım, hey. O zaman adamların sana daha çok saygı duyacaktır. | Open Subtitles | يجب أن تضع ريشة في قبعتك حتى يحترمونك الخكارية |
| tüy ateşe ateş kana kan kemiğe kemik iliğe ilik küllere küller kara | Open Subtitles | ريشة إلى نار نار إلى دم دم إلى عظم عظم إلى نخاع نخاع إلى رماد رماد إلى ثلج |
| tüy ateşe ateş kana kan kemiğe kemik iliğe ilik küllere küller kara | Open Subtitles | ريشة إلى نار نار إلى دم دم إلى عظم عظم إلى نخاع نخاع إلى رماد رماد إلى ثلج |
| Bu yeşil başlı ördek tüyü Snow Dragon mağarasında 1,800 fit üzerinde bulundu. | TED | هذه ريشة بط بريّ وجدت على بعد 1800 قدم في نهاية كهف تنين الثّلج. |
| Bu, Kenya'daki en güzel kuşlardan biri olan ibikli afrika tavuğunun tüyü. | TED | إنها ريشة من واحد من أجمل الطيور لدينا في كينيا، الدجاج الغيني ذو العرف. |
| Evet, tek problem benekli baykuş tüyü. | Open Subtitles | أجل، المشكلة الوحيدة هي ريشة من بومة مُنقطة |
| "Merak ediyorum da acaba hiç kuş tüyü ile devrilmiş birisi varmıdır." | Open Subtitles | "أَتسائلُ إذا أي واحدِ أبداً حقاً ضُرِبَ إنتهى مِن قِبل a ريشة." |
| Çok hoş değil mi? Paris'e gittiğimde, ona uzun tüylü kocaman bir şapka alacağım. | Open Subtitles | عندما أذهب إلى باريس سأشتري لها قبعة كبيرة عليها ريشة طويلة |
| Hayır, baykuş tüyüyle aramayı denedim ama insan formundayken işe yaramıyor. | Open Subtitles | لا، فلقد حاولت استدعاء مكانه بواسطة ريشة البومة لكن يبدو أنها لا تعمل عندما يكون بشرياً |
| Tamam, bu gitar penasını onun arabasında bulduk, o yüzden... | Open Subtitles | حسنا ، لقد وجدنا ريشة الجيتار فى سيارته ، لذا |
| Ve işe yaramazsa bir naneli şeker ve tüyle yapabileceğin çok ateşli bir şey biliyorum. | Open Subtitles | و ان لم تنجح اعرف تصرفا مثيرا يمكنك ان تفعليه بنعناع التحلية و ريشة |
| Bu dünyada, hayatın keyiflerinin, avucun içindeki bir tüyün okşamasına benzediğini anlamam çok uzun zaman aldı. | Open Subtitles | استغرق مني زمن طويل على هذه الأرض لفهم ما هية مباهج الحياة. مثل مداعبة ريشة على راحة يديكِ. |
| Bay Dalton'un penası çamaşır makinesinin dibinde bir cesetle beraberdi. | Open Subtitles | ريشة السيد (دالتون) انتهى بها المطاف في آلة الغسيل مع الجثة |
| Bunun sebebinin Hindistan plakası manto sorgucu boyunca ilerlerken kıta plakasının temelinin erimesi olduğu düşünülmektedir. | Open Subtitles | يُعتقد أن ذلك بسبب بينما تتحرك الصفيحة الهندية " عبر " ريشة الجبة . قد أذابت قاعدة صفيحة القارة |