| Çalışmalarımızın birinde, bir örnek göstereceğim, insanlardan ücret karşılığında sahte inceleme yazısı yazmalarını istedik. Bu incelemelerden birisi sahte. | TED | اذاً ما فعلناه, و سأعطيكم مثالاً بالنظر إلى اللغة, أننا ندفع للناس لكي يكتبوا نقداً زائفاً. أحد هذه الآراء زائف. |
| Tabii, çünkü büyük sahte göğüslerin var ve onlar gibi delisin. | Open Subtitles | أكيد، هذا لآنك تملكين صدراً كبيراً زائفاً و مجنونة |
| İyi deneme, ezik. Bahse girerim sahte testtir bu. | Open Subtitles | محاولة جيدة أيها الفاشل، أنا واثق أنك اختلقت اختباراً زائفاً |
| Yani, genellikle, kaseti birkaç tabaka soyduğunda sahte şeyler ortaya çıkar. | Open Subtitles | أعني، عادةً تزيل طبقة من الشريط فتكتشف شيئاً زائفاً |
| Son dört günde sana verdiğim sevgi sahteydi, Prenses. | Open Subtitles | الحب الذي منحتك إياه خلال تلك الأيام الأربعة السابقة كان زائفاً أيتها الأميرة |
| Yani, genellikle, kaseti birkaç tabaka soyduğunda sahte şeyler ortaya çıkar. | Open Subtitles | أعني، عادةً تزيل طبقة من الشريط فتكتشف شيئاً زائفاً |
| Ne yapacağını biliyorum. Şehrin dışına kocaman bir kayanın üstüne sahte tünel resmi yapacaksın. | Open Subtitles | أعرف كيف، تطلق نفقاً زائفاً للقطار على الصخرة خارج البلدة |
| Düşünüyorum da, kocan bunca zamandır sahte bir köpeği sevdiğini öğrenirse, bundan pek memnun olmayacaktır. | Open Subtitles | أظن لو عرف زوجك أنه كان يحب كلباً ميتاً زائفاً طوال هذا الوقت لن يكون سعيداً بذلك أبداً |
| Onu gördüğüm anda zayıf birisi olduğunu anlamıştım. O dövmenin sahte olduğunu da anlamıştım. | Open Subtitles | مُنذ رأيته أدركتُ أنّه ضعيفٌ، وبالبديهة علمتُ أن الوشم زائفاً. |
| Muhtemelen sahte kimlik kullanıyordur. | Open Subtitles | إنه على الأرجح يسافر مستخدماً إسماً زائفاً. |
| İnsanlara sahte ilham verebiliriz. Aynı Lance Armstrong gibi. | Open Subtitles | من الممكن أن نصبح إلهاماً زائفاً للناس فقط مثل المغني لانس آرمسترونغ |
| En kötü ihtimalle bu sahte itirafa kimse inanmaz, salınmaları için görüşme yapılırken dünya durur. | Open Subtitles | في أسوأ الحالات، لا أحد يشتري إعترافاً زائفاً ومن ثم يتعين على العالم التوقف |
| Tedavi var diye sahte umut mu verdin? | Open Subtitles | منحت الجميع أملاً زائفاً بأن هناك علاجاً؟ |
| Neden bana sahte bir adres verdin? | Open Subtitles | لماذا أعطيتي لي عنوانا زائفاً ؟ |
| - Onun beni burada tutmasına izin veriyorum, çünkü bu onu sahte bir güvenlik hissiyle uyutmamı sağlıyor. | Open Subtitles | - أنا تركته يبقيني هنا .. حتى أُضلله و أمنحه إحساساً زائفاً بالأمان |
| - Sana verdiği ismi araştırıyoruz. - sahte isimdir. | Open Subtitles | أننا نتحقق من الإسم الذى أعطاه لك - يجب أن يكون أسماً زائفاً - |
| Yeni bir sahte tanrıya inanmayacak kadar çok Jaffa kanı döküldü. | Open Subtitles | أراق الـ((جافا)) كثير من الدماء حتى لا يستبدلوا إلهاً زائفاً بآخر |
| sahte falan değil, dostum. İnternet saf gerçekliktir. | Open Subtitles | يا رجل ، ليس زائفاً الإنترنت تبدو صادقة |
| Söylersem seni sadece boş yere umutlandırıp büyük tehlikeye atacağımı düşündüm. | Open Subtitles | ظننتُ إنّ ذلكَ سيعطيكِ أملاً زائفاً فحسب و يعرّضكِ لخطرٍ كبير |