| Daha fazla kreması olacak ve kuru üzüm konmayacak! | Open Subtitles | كان يجب أن يكون هناك المزيد من الكريمة، ولا يوضع زبيب. |
| Bu erikli muhallebinin içindekilerin gerçekten kuru üzüm olduğundan emin misin? | Open Subtitles | هل أنت متأكدٌ بأن هذا زبيب حقيقي في هذا الصحن؟ |
| Biliyor musun, pizza ekmeği yaparken asla tarçınlı kuru üzüm koymamalısın. | Open Subtitles | عندما تعدّ كعكة بيتزا لا يجب اضافة زبيب القرفة. |
| Telefondaymış gibi konuşma. Raisin Bran değil bu. Poco Cops bütün-- | Open Subtitles | لا تقم بها بالطريقة الروتينية إنها ليست مثل زبيب النخالة. |
| Şeker, Kuru üzümler, maya. | Open Subtitles | سكر , زبيب , خميرة |
| kuru üzümü ne kadar koysan az. | Open Subtitles | لا يمكنكم الحصول على زبيب كافٍ |
| Bir kutu dolusu Nestle çikolata büfeye koşuyor bir kutu daha Nestle çikolata alıyorlar. | Open Subtitles | تسارع علبة الزبيب إلى المقصف وتشتري علبة زبيب أخرى. |
| Pirincimiz var, meyveli pançımız kuru üzümlü yulaf ezmesi, bebek. | Open Subtitles | نحن عندنا رزّ، لكمة فاكهة... زبيب شوفان مجروش، طفل رضيع. |
| kuru üzüm olmadan, meşhur üzümlü sünger kekimi nasıl yaparım. | Open Subtitles | لا يمكنني إعداد كعكتي الإسنفجية الشهيرة بدون زبيب |
| Sonra bana kemo uygularlar saçlarım dökülür, kel ve iğrenç bir kuru üzüm gibi görünürüm! İstediğin bu mu? | Open Subtitles | وسأخسر شعري، وأبدو مثل زبيب أصلع مقرف، أهذا مبتغاك؟ |
| Spagetti, ama köfte yerine kuru üzüm topları var. | Open Subtitles | إنه سباجيتي، ولكن بدلاً من كرات اللحم، إنها كرات زبيب. |
| Bence kuru üzüm. En azından kuru üzüm olduğunu umuyorum. | Open Subtitles | أظنها حبّة زبيب، في الأقل آمُل أنها حبة زبيب. |
| "Pazarda, kuru üzüm dedikleri harika üzümler var. | Open Subtitles | في السوق توجد" .. عناقيد رائعة تُدْعَى زبيب |
| O gün bir tane kuru üzüm falan yemiştim. | Open Subtitles | لم أتناول سوى حبة زبيب ذلك اليوم. |
| Nilüfer tohumu, kuru üzüm, hepsi burada. | Open Subtitles | بذرة زهرة اللوتس.زبيب اه الجميع هنا |
| - Yakınlarda bir hayvan var. - Schmidt, kuru üzüm o. | Open Subtitles | هناك حيوان بالجوار شميث هذا زبيب يا رجل |
| Sonra bana kemo uygularlar saçlarım dökülür, kel ve iğrenç bir kuru üzüm gibi görünürüm! | Open Subtitles | وسأخسر شعري كُلّه ... ومن ثمّ أبدو مثل زبيب أصلع مقرف أهذا ما تُريدُه؟ أهذا ما تُريدُه؟ |
| Şu Rum Raisin nerede? | Open Subtitles | أين زبيب الروم؟ |
| Bu bir California Raisin. | Open Subtitles | أنظروا أنه زبيب كالفورنيا |
| Kuru üzümler! | Open Subtitles | زبيب |
| Kuru üzümler! | Open Subtitles | ! زبيب! زبيب! |
| - Ne kuru üzümü? | Open Subtitles | أي زبيب ؟ |
| Bir kutu dolusu Nestle çikolata büfeye koşuyor bir kutu daha Nestle çikolata alıyorlar. | Open Subtitles | تسارع علبة الزبيب إلى المقصف وتشتري علبة زبيب أخرى. |
| - Ama en son görüştüğümüzde, kuru üzümlü demiştiniz. | Open Subtitles | -لكن في مقابلتنا الأخيرة أنت قلت : "زبيب ". |
| Bu, gevrekteki bütün kuru üzümleri yediğin içindi. | Open Subtitles | هذا من أجل تناول جميع الزبيب من زبيب "بران" |