| Bir haftada 5 ziyaret... sanırım benim en vefalı müşterim artık sensin. | Open Subtitles | خمس زيارات خلال اسبوع واحد اعتقد انك اصبحت اكثر زبون مخلص لدي |
| Merkezlerin yaklaşık yarısını temel olarak gözlemledik, ancak diğer yarısını antrenörler ziyaret etti. | TED | لقد قمنا بمراقبة نصف هذه المراكز مبدئياً، لكن النصف الآخر تلقوا زيارات من مدربين. |
| Ehm.. oldukça geç saat. Gece ziyaretleri hakkında hiç konuşmamıştık. | Open Subtitles | الوقت متأخر ولم نتفق أبداً على زيارات في وقت متأخر |
| Sonra, dünyanın her yerindeki katkıda bulunanlar proje ziyaretleri sırasında, yeni makineler göstermeye, prototiplemeye başladı. | TED | المساهمة من جميع أنحاء العالم بدأت تظهر، ونماذج للات جديدة خلال زيارات مخصصة للمشروع. |
| ziyaretçi, telefon ve mektup yasak. Artık sen bir ölüsün. | Open Subtitles | لا زيارات لا اتصالات لا برقيات بعبارة أخرى أنت ميت |
| Dosyanızda evlilik ziyareti yapmak istediğiniz de yazılı. | Open Subtitles | ملفك يقول أيضاً أنك تتطلّعين إلى زيارات زوجية |
| Bu benim 'Paranormalliğe ziyaretler' kitabının ikinci kopyası. | Open Subtitles | هذه هي نسختي الثانية من زيارات إلى عالم الغرائب |
| Kalp pili kullanırsanız, olağan ziyaret diye bir şey yoktur. | Open Subtitles | حينما تكون لديه حالة قلبية ما تحتاج إحلال السلام وليس زيارات منتظمة |
| Kolay. Yakışıklı, ünlü... ve eş ziyaret hakkı alabiliyoruz. | Open Subtitles | بسهولة , انه وسيم , هو مشهور واحصل على زيارات جنسية معه في السجن |
| Beni tam velayet için dava ediyor, belki danışmanla ziyaret. | Open Subtitles | انها تهددني بالمقاضاة لاجل الرعاية المنفردة , ربما حتي لاتوجد زيارات. |
| Buna alışmam için birkaç ziyaret gerekiyormuş ama bu alışkanlık yapıyor. | Open Subtitles | لقد اعتدت عليه بعد عدة زيارات إنه كالإدمان |
| Gece yarısı zamanı geldiğinde dünyamızdan geleceğe, bir kapı açılır ve gölge hayaletlerinin karanlık ruhları tarafından ziyaret ediliriz. | Open Subtitles | منتصف الليل هو الوقت الذي تُفتح فيه أبواب عالمنا على العالم الآخر و نتلقى زيارات لأرواح مظلمة من عالم الظل |
| Annemin ziyaretleri azaldıkça azaldı. En sonunda durdu. | Open Subtitles | زيارات أمى لنا بدأت تقل وتقل حتى توقفت تماماً عن المجىء |
| Hafta sonu ziyaretleri, düzenli seferler ve sık uçuş planları gibi. | Open Subtitles | زيارات بالعطل الأسبوعيّة ورحلات متأخرة وخطط المسافرين المتواترة |
| O, cesetleri olaya katmayacak. Ben de haftada bir ziyaretçi alabileceğim. | Open Subtitles | تزيح الإعدام من الطاولة وأحصل على زيارات أسبوعين |
| Ama havalı süvari komutanlarının ziyaretleri arasında sosyetenin bu kaleleri ara sıra gelen ziyaretçi deneycilere de ev sahipliği yapıyordu. | Open Subtitles | و لكن بين زيارات الضباط الفرسان ضمت أيضاً معاقل الرقي تلك التجريبيين الذين ترددوا علي المكان |
| Adamların ikisi de hapishanenin ziyaretçi kayıtlarında var. | Open Subtitles | حسناً، كلا الرجلين كانوا مدرجين في سجل زيارات السجن. |
| Onca hastane ziyareti, kanser kamplarındaki danışmanlar. | Open Subtitles | كل زيارات المستشفى المستشارون بمعسكرات السرطان |
| Planlanmamış ziyaretler veya müşteri ziyareti bahaneleri gibi şeyler var mı? | Open Subtitles | ، هل عندك أي شيء عن ، زيارات غير مجدولة أعذار لزيارة عملاء ؟ |
| Annemim çok ziyaretçisi yoktu. | Open Subtitles | أمي لم يأتيها زيارات كثيرة .. |
| Ziyarete gelen devlet başkanlarını korumakla görevliyiz. | Open Subtitles | إننا مسئولين عن زيارات الرؤساء إلى الدوله |
| Onları şimdi imzalarsan çocukların haftada iki defa gözetim altında seni görmelerine izin veririm. | Open Subtitles | وقّعها الآن، وسأوافق على زيارات تحت الإشراف مرّتين بالأسبوع |
| Ama habersiz olmazsa ev ziyaretlerinin bir anlamı kalmaz. | Open Subtitles | لكن زيارات المنزل لا تعني شيئا أن لم تكن مفاجئة. |
| Eski dostların ziyaretlerinden bir daha sağ çıkacağım konusunda şüpheliyim. | Open Subtitles | لَستُ مُتَأَكِّدَ أنا يُمْكِنُ أَنْ أَبْقى أكثر زيارات مِنْ الأصدقاء القُدامى. |