| Bu çok kötü oldu. Ben de biraz heyecan arıyordum. | Open Subtitles | هذا سئ للغاية كنت أتمني الحصول على مزيد من الإثارة |
| Ama o Japon olayından sonra hükümet kocama çok kötü davrandı. | Open Subtitles | و لكن الحكومة أصبحت تعامله بشكل سئ منذ ذاك العمل الياباني |
| Eger biz kötü oynarsak, takimi tasimak için bahanemiz olacak. | Open Subtitles | لو اننا لعبنا بشكل سئ كفاية فسنتمكن من تحقيق ذلك |
| Neredeyse yola ulaşmıştı ki içini kötü bir his kapladı. | Open Subtitles | كانت قد وصلت تقريبا إلى الطريق حين انتابها شعور سئ. |
| Ama sana bunu söyleyemedim çünkü bunu söylersem berbat biri olacaktım. | Open Subtitles | ولا أستطيع قول هذا لأنى سأكون شخص سئ أذا قلت هذا |
| Doymaz bir kötü niyet rehberlik ediyor ve düşünebildiğimizden daha da güçlüler. | Open Subtitles | يتم محونا من التاريخ بشكل قوى أكثر مما نتخيل بشكل سئ وسريع |
| Neden hep kötü bir şey olunca kader, iyi bir şey olunca şans? | Open Subtitles | كلما يحدث لي شئ سئ, انه القدر وكلما حدث شئ جيد , الحظ؟ |
| Amerika'yı kötü bir gelecek bekliyor ve sen bu zavallı neslin bir parçasısın. | Open Subtitles | أعتقد ان امريكا تخبئ مستقبل سئ لك وانت جزء من هذا الجيل السئ |
| Ya çok iyi ya da çok kötü geçmiş. Hangisi? | Open Subtitles | إما شئ رائع جداً حدث أو شئ سئ أيهما حدث؟ |
| Bu kötü. Çok kötü. Bunu tamir edebileceğimden emin değilim. | Open Subtitles | هذا سئ انا غير متأكد من قدرتى على اصلاح هذا |
| Yemek servisi aracını kullanmam gerek. Çok kötü bir zamanlama. | Open Subtitles | عليّ أن أقود سيارة نقل طعام هذا توقيت سئ للغاية |
| Telefon görüşmesi kötü gittiyse bir daha ararız. Annesi de parayı öder. | Open Subtitles | الاتصال الاول كان سئ , سأتصل مرة اخري ام الفتي ستدفع الفدية |
| Sadece ameliyatınızda ne olduğunu öğrendim ve kendimi kötü hissettim. | Open Subtitles | انا فقط اعرف ماذا حدث بعمليتك واعرف ان هذا سئ |
| Seksten sonra mutsuz görünemezsin. Egon için çok kötü olur. | Open Subtitles | أنت لا تبدو سعيداً بعد الغزل هذا سئ للنفس البشرية |
| Jeniffer öldüğünden beri, sanki kötü bir şey olmasını bekliyorum. | Open Subtitles | منذ ماتت جينيفر وأنا أترقب متى سيحدث شئ سئ لي |
| Senden nasıl kuşkulandım hiç bilmiyorum. Ben çok kötü bir arkadaşım. Özür dilerim. | Open Subtitles | أنا لا أعرف كيف شككت بك ، انا صديق سئ ، أنا آسف |
| - Seni kötü adam, nerelerdeydin? - Yapmam gereken işler vardı. | Open Subtitles | رجل سئ ,لم نرك منذ فترة كان لدي بعض العمل الضروري |
| Senin polis olduğunu bilen kötü bir adamın bıçağını kulağına dayaması gibi. | Open Subtitles | نعم، مع سكين ضاغطٌ على اذنك بواسطه رجل سئ واثقٌ أنك شُرطي |
| Benim gibi berbat bir adama dönüşmesen iyi olur. | Open Subtitles | لاتريدين أن ينتهي بك المطاف وتكوني شخصياً سئ مثلي |
| İkinci çeyrek rakamları fena halde düşmüş. | Open Subtitles | ان ارقام التوزيع فى الربع الثانى قد انخفضت بشكل سئ جدا, |
| Çok yazık işbozan çünkü tüm gün pa-jyun yeme arzusuyla... | Open Subtitles | هذا سئ يا صديقي لاني كنت أتوق تناول أكلة كورية |
| Evet, gece yeni başlıyor ama kitap altı aydır piyasada ve korkunç bir şey olmadı. | TED | حسناً، الليلة قصيرة، لكن الكتاب قد نُشر منذ نصف عام، ولم يحدث أى شيئ سئ. |
| Telefon bağlantısı kötüydü. 4'mü, 4.30'mu, bilmiyordum. | Open Subtitles | خط التليفون سئ عندى لا أعرف ما إذا قلت الرابعه أم الرابعه و النصف |
| İyi bir vampirin iblise dönüştüğünde neler yapabileceği fikrine alışmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | أحاول فهم فقط أن مصاص الدماء الجيد ممكن أن يكون سئ |
| Onlara soracak olursanız ben silah kaçakçılarının adını kötüye çıkarıyordum. | Open Subtitles | ، بقدر ما يظنوا كنت اعطى تجار السلاح اسم سئ |
| Haydi, tadı oldukça kötüdür. Sana içecek bir şey getireyim. | Open Subtitles | هيا، لا بد أن مذاق فمك سئ سأحضر لكِ صودا |
| Çok kötüsün, Johnny! | Open Subtitles | انت رجل سئ يا جوني هل تريد العبث معي؟ |
| Bana sanki Cy Twombly'nin ucuz bir taklidi gibi geldi. | Open Subtitles | انها تبدو لي كحاله سيئه كسيحه مزيفه ذات تقليد سئ |