"سئمتُ" - Translation from Arabic to Turkish

• sıkıldım
• bıktım
• yoruldum
• bitti
• gına
• hasta
• sıkılıyorum
• bıkmıştım
• sıkılmaya

Bunu söylüyorum çünkü çocuklarımızı piyon gibi kullanmasından sıkıldım.
أنا أخبركم بذلك لأنني سئمتُ من كونها تستخدم الأطفال كـ عذر لها.

Arabadaki fastfood kokusundan sıkıldım.
لقد سئمتُ من السيارة التي تفوح منها رائحة الوجبات السريعة

Beni sakın bu işe karıştırma çünkü bu tür durumlarda arada kalmaktan bıktım.
و لا تورّطيني فيها , لأنّني , لأنّني سئمتُ من التورّط في المشاكل

Bond insanların ölümümle şu yada bu sebepten ilgilenmesinden artık bıktım.
. لأجل دقائق قليله قط يا بوند. سئمتُ من دردشة الناس حول موتي

Mutfakta veya yatak odasında hacı öldürmekten yoruldum.
لقد سئمتُ من مطاردة و قتل المتمّرد في مطبخه وفي غرفة نومه

Hadi gidelim. Ormanda işim bitti. Hadi gidelim.
هيا نرحل من هنا لقد سئمتُ الغابة ، هيا بنا

Bu şerefsizlerin kuklası olmaktan sıkıldım.
لقد سئمتُ كوني دمية بين يديّ هؤلاء الأوغاد

Sana mazeret uydurmaktan sıkıldım.
تباً لكَ لقد سئمتُ من اختلاق الأعذار لكَ

Bizi buradan çıkartabilirsin. Saklanmaktan sıkıldım.
بإمكانك إخراجنا من هنا فلقد سئمتُ الإختباء

Bundan sıkıldım artık. Bağlı olduğumuzu kabul etmekten neden bu kadar korkuyorsun?
سئمتُ ذلك، لمَ تخشى الاِعتراف أنّنا متّصلان؟

Senin buraya gelip de batıI inançlarınla insanları korkutmanı izlemekten sıkıldım.
سئمتُ مجيئكَ و ترويعكَ المواطنين، وبيعهم الخرافات.

Çünkü her şeyde benden daha iyi olmandan bıktım.
لأنني سئمتُ من تفوّقك عليّ في جميع الميادين

- Bu adamın gölgesini takip etmekten bıktım. Adli tıptan deliller istiyorum.
لقد سئمتُ من ملاحقة ظلّ هذا الرجل، أريد دليلاً شرعيّاً

Bu ailenin parayı savurup, ...üzerine sifonu çekmesinden bıktım.
سئمتُ من طريقة إغراق هذه العائلة للمال بالمرحاض

Üç yıldır onu görmekten bıktım usandım.
سئمتُ النظر إليه الأعوام الثلاثة المنصرمة

Tek istediğim O'nu görmek ve sana rica etmekten yoruldum.
كلّ ما أريد فعله هو رؤيتُه، و قد سئمتُ السؤال!

Bürokratik gelgitlere karşı bir başıma yüzmekten yoruldum.
سئمتُ السباحة ضدّ تيّار البيروقراطيّة وحيداً

Hayır, değilim. Konuşmaktan yoruldum, bu bitti.
لا, لن أفعل, لقد سئمتُ من التحدث, لن أتحدث.

Siz ağaç sevicilerden gına geldi artık.
ربّاه, لقد سئمتُ حقاً منكم يا حاضني الأشجار

Vietnam lılar tafından itilmekten dolayı hasta oluyorum, bizim gibi, yani,acınacak devler.
لقد سئمتُ ضغط الفييتناميين علي وكأننا عملاق مثير للشفقة

Çünkü açıkçası, bir şöyle bir böyle hareketlerden sıkılıyorum.
لأنّني، وبصراحة، سئمتُ التردّد

Harika olur, portatif antenleri kullanmaktan bıkmıştım.
عظيم، لأنّني سئمتُ استعمال هوائيّ التلفزيون الداخليّ

Herkesin bana ne yapacağımı söylemesinden epey sıkılmaya başladım.
لقد سئمتُ من الجميع الذي يملون عليّ أفعالي طوال الوقت