| Kaskta likit sıvı var. Calvin soğutucu aygıtımı kırdı galiba. | Open Subtitles | يوجد سائل في خوذتي، لا بد أنه حطم شبكة التبريد |
| Birine sıvı bir şeyi içirmek 100 hap yutturmaktan kolaydır. | Open Subtitles | أسهل كثيراً وضع سائل في فم شخص .. عن إجباره على ابتلاع مائة حبة |
| Kaskta likit sıvı var. Calvin soğutucu aygıtımı kırdı galiba. | Open Subtitles | هناك سائل في الخوذة لابد ان كالفين قد كسر أنبوب المبرد فى بدلتى |
| Diğer gezegenlerde sıvı halde su olabilir. | TED | يمكن أن يوجد ماء سائل في كواكب أخرى. |
| 100.000 dolar öderseniz bedeninizin ölümden sonra dondurulmasını ve Arizona'daki depolarda bulunan şu tanklardan birinde sıvı nitrojen içinde saklanmasını sağlayabilirsiniz. Böylece gelecekteki bir uygarlığın sizi hayata döndürmesini bekleyebilirsiniz. | TED | بدفعك 100.000 دولار ستقدر على تجميد جسدك بعد الوفاة و حفظه في نيتروجين سائل في احد تلك الخزانات في احد مستودعات اريزونا في إنتظار احدى حضارات المستقبل المتقدمة بما يكفي لتُعيد إحياءك. |
| Kemerimde sıvı nitrojen kapsülleri var. | Open Subtitles | هناك كبسولات نتروجين سائل في حزامي. |
| Ciğerlerinde sıvı var. | Open Subtitles | هناك سائل في رئتيها. |
| İçinde hala sıvı var. | Open Subtitles | مازال هناك سائل في الداخل. |
| Morrison poşunda sıvı birikimi var. | Open Subtitles | أرى سائل في الردب الكلوي |