| Binlerce yıl boyunca Hindu hacıları bu kutsal mekana seyahat ettiler... doğanın asla dinmeyen alevleri mucizesine şahit olabilmek için. | Open Subtitles | منذ آلاف السنين، الحجاج الهندوس سافروا الى هذا المكان المقدس لمشاهدة اعجوبة المعجزات للنيران الطبيعية التي لا تموت |
| Eski bir şarkıyı seslendirmek için 140 kilometre at sırtında ve atlı arabalarla seyahat ettiler. | Open Subtitles | لقد سافروا لـ87 ميل بالأحصنة والبوجي لتعزفوا معزوفات مدرسية قديمة. |
| 68 saat 57 dakika boyunca uzay boşluğunda yaklaşık 380.000 kilometre seyahat ettiler. | Open Subtitles | أكثر من 68 ساعة و 57 دقيقة، سافروا عبر 380,000 كيلومترا من المساحة الفارغة |
| Gaziler uzaklara gidip geldiler ve kendi ülkelerini çıplak gözlerle görüyorlar. | TED | لكن المحاربون القدامى سافروا للخارج وهم يعودون الآن ويرون بلدهم من خلال نظرة جديدة تماماً. |
| Zengin kutup sularında beslenmek için ta tropik kuşaktan uçup geldiler. | Open Subtitles | سافروا على طول الطريق قادمين من المدارات الإستوائية ليقتاتوا عند مياه القطب الشمالي الغنية |
| 13.000 kilometre boyunca, Hindistan'a, büyüleyici bir çalışma için yolculuk ettiler. | TED | كانوا قد سافروا مسافة 8000 ميلاً إلى الهند للقيام بدراسة رائعة. |
| Çıktığımız uzun bir yolculuğu, yolculuk sırasında yanımızdaki sevdiklerimizi kaybettiklerimizi bizi bekleyenleri hatırlatırlar. | Open Subtitles | تذكّرنا برحلة طويلة قمنا بها الأحباء الذين سافروا معنا الذين فقدناهم بعد الغياب |
| "Sekiz küçük kızılderili gökyüzüne seyahate gitti | Open Subtitles | ثمانية هنود صغار # # سافروا إلى السماء |
| Bazıları İngiliz memurların köleleri olarak gitti ama diğerleri özgürce seyahat ettiler. | Open Subtitles | الذين كانوا يغادرون نيويورك، وبعضهم ذهبَ كعبد الضباط البريطانيين ولكن الآخرين سافروا أحراراً |
| Tek bir amaç uğruna yıldızların ötesine seyahat ettiler: | Open Subtitles | سافروا عبر النجوم جميعهم بهدف واحد |
| Onu kaçırdılar, arabayla seyahat ettiler. | Open Subtitles | لقد خطفوها ثم سافروا بالسيارة |
| Üremek için Kuzey Kutbundan buraya 4000 km. yol geldiler. | Open Subtitles | لقد سافروا لمسافة أكثر من 2500 ميل من القطب الشمالي للتكاثر هنا. |
| Buraya ulaşmak için 5000 km yol geldiler. | Open Subtitles | لقد سافروا لمسافة 3000 ميل إلى ان وصلوا هنا |
| Karayipler'deki yavrulama bölgelerinden buraya 5,000 kilometrelik yoldan geldiler. | Open Subtitles | سافروا أكثر من 3,000 ميلِ من مناطق تكاثرهم في البحر الكاريبي. |
| Seninle tanışmak için New York'a geldiler. | Open Subtitles | الذين سافروا إلى (نيويورك) فقط لكي يقابلوكي |
| Bir haftada, 100 yıl geleceğe yolculuk yapmış olurlardı. | Open Subtitles | في أسبوع واحد سيكونون قد سافروا مائة عام إلى المستقبل |
| 300'den fazla rahip saat 3 ile 6 arası, değişik yerlere yolculuk yaptı. | Open Subtitles | اكثر من 300 كاهن سافروا الى كل الاتجاهات بين الساعتين 3-6 مساءا |
| May'in daha önce hiç görmediği yerlere seyahate çıktılar. | Open Subtitles | لقد سافروا إلى الأماكن المتوقعة, التى لم تراها (ماى)من قبل. |