| Ölüm sebebi boğazının sıkılması. Ve bu kordon, yarayla tutarlı. | Open Subtitles | إنّ سببَ الموتِ خنقُ وهذا الحبلِ يَجاريانِ الجرحَ. |
| Her şeyden fazla da, senin mutluluğunun sebebi olmak istiyorum. | Open Subtitles | أكثر من أي شيء آخر، أردتُ لِكي يَكُونَ سببَ السعادةِ فيك. |
| Ama kardeşinize de dediğim gibi, kalmam için bir sebep yok. | Open Subtitles | لكن يَحْبُّ أنا أخبرتُ أَخَّاكَ، هناك ببساطة لا سببَ لي للبَقاء |
| Bana mantıklı bir sebep göster. Öldüğüne kendimi alıştırmışken, neden inanayım ? | Open Subtitles | أعطِني سببَ جيدَ واحد بإِنَّني يجب ان لا اصدق أنك مازلت ميت. |
| Glenn'in seni önermesinin tek nedeni doğru insanları tanıyor olmandı. | Open Subtitles | لأن سببَ إيقاع (جلين) بنا معكَ كانَ لأنكَ عرفتَ الناس الصحيحين |
| Evet, evet, ama tabiri caizse ben ölüm nedeninin sebebini fark edemedim. | Open Subtitles | أجل، أجل، لكن لا أستطيع تحديد سببَ سببِ الوفاة إن جاز التعبير |
| Ne düşündüğünü bilseydim, ...niçin bana üzerinde barbekünün yanında duran maymun resimli bir önlük aldığını bilirdim. | Open Subtitles | لو كنتُ أعرف طريقة تفكيرك، لفهمتُ سببَ شرائك هذا المئزر و عليه قرد بجانب مشواة. |
| Bazan belirli bir sebebi olmadan hayat yönünü değiştirir ve seni yere serer. | Open Subtitles | أحياناً، للا سببَ معيّنَ، عتلات حياةِ مِنْ وتَضْربُك شقّةَ، |
| Önlemeye çalıştığımız patlamanın sebebi olabilir. | Open Subtitles | هو قَدْ يَكُون سببَ الإنفجار نحن نُحاولُ منعهم. |
| Ama acıların ve isteklerin asıl sebebi asla kalıcı olarak çözülmüyor. | Open Subtitles | لكن سببَ تلك الآلامِ والحاجاتِ مَا أخمدَ بشكل دائم. |
| Bu yüzden, biz daha fazlasını bilmeseydik, ateş ölüm sebebi olabilirdi. | Open Subtitles | النار يُمكنُ أَنْ تَكُونَ سببَ الموتِ. |
| Ölüm sebebi değil ama yaşam sebebi. | Open Subtitles | لَيسَ سببَ الموتِ، لكن سببَ الحياةِ. |
| - Bana tek bir sebep söyle. | Open Subtitles | أعطِني سببَ جيدَ واحد لِماذا أنا يَجِبُ أَنْ لا. |
| Bayanın yalnız yemesi için bir sebep yok. | Open Subtitles | لا سببَ لِماذا هي يَجِبُ أَنْ تَأْكلَ لوحدها. |
| Onu öldürmem için hiçbir sebep yok. | Open Subtitles | أنا سَيكونُ عِنْدي لا سببَ مطلقاً لقَتْل الرجلِ. |
| Subay arkadaşıma vurmayı ben de istemezdim ama bana sebep verdin. | Open Subtitles | لَمْ أَحْبْ ضَرْب ضابط زميل لَكنَّك أعطيتَني سببَ |
| Bir nedeni yok. | Open Subtitles | لا سببَ. |
| Ölmesinin nedeni sen değilsin Cassie. | Open Subtitles | (انتِ لستِ سببَ موتهِ (كاسي |
| - Bir nedeni yok. | Open Subtitles | - لا سببَ. |
| Her türlü önlemi al. Hastalığın sebebini tespit edip bir tedavi bul. | Open Subtitles | اتّخذ كلّ التدابير، حدّد سببَ المرض و جدِ العلاج. |
| Kederinin sebebini bir daha gördüğünde kim olduğunu bile hatırlamayacaksın. | Open Subtitles | عندما ترَين سببَ تعاستكِ في المرّة القادمة، لن تتذكّري من يكون حتّى. |
| Patlamanın sebebini bilmiyoruz. | Open Subtitles | نحن لا نَعْرفُ سببَ الإنفجارِ. |
| Kraliçemiz Harikalar Diyarına niçin geldiğini öğrenmek istiyor. | Open Subtitles | تريد الملكة أنْ تعرف سببَ ''مجيئك إلى ''وندرلاند. |