| En azından Spooner sokağında botu olan en şişman kişi ben olacağım | Open Subtitles | حسناً, على الأقل سأكون اسمن واحد في شارع سبونر سيحصل على قارب |
| Sağ ol Tom, şu an birçok Quahoglu ailenin küçük Paul Lewis için yardım parası toplamak amacıyla araba yıkadığı Spooner sokağındayım. | Open Subtitles | أنا هنا في شارع سبونر حيث تقوم عدة عائلات من كوهوج بغسل السيارات لجمع المال لأجل عملية زرع عضو للشاب بول لويس |
| Spooner sokağındaki Brian Griffin'i ateist olarak teşhis etti. | Open Subtitles | قد قامت بالتعرف على الملحد المدعو برايانغريفينالساكنفيشارع سبونر. |
| Birincilik Spooner Sokağının oluyor. | Open Subtitles | الفائز بالمركز الأول هو شارع سبونر |
| Affedersiniz, Arthur Spooner içeride mi? - Hayır! | Open Subtitles | أه، عفوا، هل هناك آرثر سبونر في هناك؟ |
| Biri senden bir şey yapmanı isteğinde yapmalısın, değil mi dedektif Spooner? | Open Subtitles | -أنت يجب أن تفعل ما تؤمر به -أليس كذلك ايها المحقق "سبونر " |
| Her şey yolunda. Dedektif Spooner da gitmek üzereydi. | Open Subtitles | كل شيء بخير، المحقق "سبونر" على وشك المغادره |
| - Dükkan sahibi, Spooner'ın sonradan nereye gittiğini biliyor mu? | Open Subtitles | ألدى المالك أيّ فكرة أين كان (سبونر) مُتوجّه؟ ولا فكرة. |
| Arthur Spooner! | Open Subtitles | من هو الشاهد؟ آرثر سبونر. |
| Size nasıl yardımcı olabilirim, dedektif Spooner? | Open Subtitles | كيف يمكن أن أخدمك ايها المحقق "سبونر" ؟ |
| Sen dikkat dağıtmasaydın Terry Spooner bu kadar yaklaşamazdı. | Open Subtitles | اظن أن (تيري سبونر) لما كان ليصل إلى هذا من دونك كتشتيت |
| - Spooner'ın etrafına söylediği şey özel bir müşterinin onu son dakikada aradığı ve iyi para vereceğiymiş. | Open Subtitles | حسناً، أخبرهم (سبونر) أنّه تلقى إتّصالاً في آخر لحظة من عميل مُميّز الذي كان يدفع له أموالاً طائلة. |
| Anlaşılan, Spooner şehirde hiç kalmazmış. | Open Subtitles | على ما يبدو، (سبونر) لم يبقى قط في المدينة. |
| Şansımız yaver giderse, Hank Spooner'ı neden öldürmek istediklerini buluruz. | Open Subtitles | لو حالفنا الحظ، فإنه قد يُخبرنا بسبب رغبة شخص ما بوفاة (هانك سبونر). |
| Spooner'ın işin içinde olduğunu biliyorsanız neden tutuklamadınız? | Open Subtitles | وإذا كنت تعرف أنّ (سبونر) فلمَ لم تقبض عليه؟ |
| Sonradan da kaçmak yerine, Spooner buluşmak istedi. | Open Subtitles | الآن بدلاً من الهرب، أراد (سبونر) أن نلتقي. حسناً؟ |
| Spooner sana New York operasyonuyla ilgili herhangi bir şey söyledi mi? | Open Subtitles | هل قال لك (سبونر) شيئاً حول عمليّة (نيويورك)؟ |
| Dükkan sahibi Spooner'dan iki gün önce bir teslimat aldığını kabul etti. | Open Subtitles | صاحب متجر الأثاث أكّد أنّه إستلم طلبيّة من (سبونر) قبل يومين. |
| Spooner iki ay önce Brooklyn'deki bir eve teslimat yapmış. | Open Subtitles | قام (سبونر) بعمليّة تسليم لمنزل (بروكلين) قبل شهرين. |
| Spooner mallarını Del Rio'dan New York'a getiriyordu. | Open Subtitles | و(سبونر) يشحنهم من (ديل ريو) إلى (نيويورك). |