| Tanrı aşkına bakın, cinayet burada, en altta. | TED | أنظروا للجرائم القتل في الأسفل، في سبيل الله. |
| Miguel, Tanrı aşkına kızı hakkında duyduklarını ona söyle. | Open Subtitles | ميغيل ، في سبيل الله قُل له ماذا سمعت عن إبنتهِ |
| Tanrı aşkına, bu kadar abazan kaldıysan güzel bir telekız bul ve onu maaşa bağla. | Open Subtitles | في سبيل الله ، إذا كُنت مشتاق لفتاة لهذا الحد أبحث عن فتاة وضعها على التجنيب |
| Allah yolunda ölmek: ölmek değil, dirilmektir. | Open Subtitles | أن الشهادة في سبيل الله ليس موتاً لا بل انه الخلود. |
| Önceleri Tanrı için savaştığımızı sanıyordum sonra farkına vardım ki, servet ve toprak için savaşıyoruz. | Open Subtitles | كل شىء فى البداية إعتقدت كنا نحارب فى سبيل الله |
| Tanrı aşkına, bunu iddiaya çevirmeyin. | Open Subtitles | في سبيل الله ، لا إلقاءه بانخفاض الرهان. |
| Tanrı aşkına. | Open Subtitles | أوه , في سبيل الله لقد كنت على وشك الاعتقاد |
| Onlar ÇELLOCULAR, Tanrı aşkına. | Open Subtitles | هم عازفو الكمان، في سبيل الله وتضمينه في ساكي. |
| Uyuşturucu içen, kontrolsüz bir müzik yapımcısıydım Tanrı aşkına. | Open Subtitles | كنت تفحم المتابعة، خارج نطاق السيطرة سجل منتج، في سبيل الله. |
| - Tanrı aşkına sakin olun. | Open Subtitles | السيدة أتربورن في سبيل الله , اهدئي |
| Tanrı aşkına! Burada ne yapıyorsunuz? | Open Subtitles | في سبيل الله, ماذا تفعلون هنا؟ |
| Tanrı aşkına drama kampına gittin sen. | Open Subtitles | ذهبت إلى معسكر الدراما، في سبيل الله. |
| Tanrı aşkına... İptal et. | Open Subtitles | أمام البابا, في سبيل الله إلغائها |
| Barbara, sadece sorusuna yanıt ver Tanrı aşkına. | Open Subtitles | باربرا، فقط الإجابة عليه، في سبيل الله. |
| Dev bir yaban geyiği kapıdan çıktı yanımdaki adam da elindeki kağıda baktı ve... "Tanrı aşkına!" | Open Subtitles | هذا موس ضخمة رزح للخروج من الباب، والرجل بجواري بدا في مقالته من الورق و ذهب، "أوه، في سبيل الله!" |
| Onun adı Elliot, Tanrı aşkına. | Open Subtitles | اسمه إليوت، في سبيل الله. |
| Tanrı aşkına, neden? | Open Subtitles | أوه ، في سبيل الله ، لماذا؟ |
| Tanrı aşkına, dolu zaten. | Open Subtitles | في سبيل الله, إنه كامل. |
| Ben emri Allah'tan alırım. Allah yolunda cihat ederim. | Open Subtitles | أنا آخذ أوامري من الله أنا أخوض حرباً مقدسة في سبيل الله. |
| Ömrünü Allah uğruna savaşmakla geçirenler öteki dünyada sonsuz ve güzel bir yaşamla ödüllendirileceklerdir. Allah yolunda savaşan kişi savaşta ölse de kazansa da sonuçta büyük ödülü almaya, hak kazanacaktır. | Open Subtitles | بسم الله الرحمن الرحيم فليقاتل في سبيل الله الذين يشرون الحياة الدنيا بالآخرة ومن يقاتل في سبيل الله فيقتل أو يغلب فسوف نؤتيه أجرا عظيما |
| Önceleri Tanrı için savaştığımızı sanıyordum sonra farkına vardım ki, servet ve toprak için savaşıyoruz. | Open Subtitles | فى البداية إعتقدت كنا نحارب فى سبيل الله ولكننى إكتشفت أننا نحارب فى سبيل الثروة والأرض |
| Yani her şeyi sadece Allah için yapmaktır. | Open Subtitles | وتعديل نياتك وبأن كل ما تفعله هو فى سبيل الله |