| Bunu öğrenmenin tek bir yolu var, değil mi amına koyayım? | Open Subtitles | ثمّة سبيل واحد فحسب لاكتشاف ذلك الأمر، أليس كذلك؟ |
| Eğer B613'ün hesabı kendi sunucularındaysa oraya girmenin tek bir yolu var. | Open Subtitles | إن كان حساب بي613 على شبكتهم هناك سبيل واحد لدخوله |
| Bu yüzden yedi ay sonra karşılaştığımızda onun hakkından gelmemin tek bir yolu vardı. | Open Subtitles | لذا عندما صادفتها بعد سبعة أشهر ، فقد" "كان هناك سبيل واحد للتعامل معها |
| - Öğrenmenin tek yolu var. | Open Subtitles | لكن هناك سبيل واحد لإكتشاف ذلك. |
| Oradan çıkmanın sadece bir yolu vardı ve o da nefes alarak olmuyordu. | Open Subtitles | كان هنالك سبيل واحد لخروجنا من هناك ولم يكن ذلك بينما نتنفس |
| Ve bunu yapmanın tek bir yolu var. | Open Subtitles | حمايتنا معاً وهناك سبيل واحد لفعل هذا |
| Snart, o aletin oradan çıkmasının tek bir yolu var. | Open Subtitles | (سنارت)، هناك سبيل واحد لخروج قطعة التقنية تلك من هنا |
| Öğrenmenin tek bir yolu var. | Open Subtitles | ليس هناك سوى سبيل واحد لنعلم |
| Seni yaşatmanın tek bir yolu var. | Open Subtitles | هناك سبيل واحد لإبقائك حياً |
| Bunu öğrenmenin tek bir yolu var. | Open Subtitles | هنـاك سبيل واحد لمعرفة ذلك |
| tek bir yolu var. | Open Subtitles | لايوجد سوى سبيل واحد |
| Bozmanın tek bir yolu var. | Open Subtitles | وهنالك سبيل واحد لكسر اللعنة |
| Şehrin düşecek Flash. Bu işe son vermenin tek bir yolu var. | Open Subtitles | ستسقط مدينتك أيها (البــرق) هناك سبيل واحد فقط لإنهاء هذا |
| Öğrenmenin tek yolu var: | Open Subtitles | لاكتشاف ذلك سبيل واحد |
| tek yolu var. | Open Subtitles | هناك سبيل واحد فقط |
| Bunu öğrenmenin sadece bir yolu var. | Open Subtitles | هناك سبيل واحد لنعرف |