| Bana göre ondan ayrılmanın, onu önemsemediğin anlamına anlamına gelmediğini anlayacaktır. | Open Subtitles | لأقترح أنها ربّما ستتفهّم من أنّك تغادر لا يعني أنك لا تهتم بأمرها |
| Elbette anlayacaktır. | Open Subtitles | ستتفهّم بالتأكيد |
| Eminim ki anlayacaktır. | Open Subtitles | أنا متأكّد أنّها ستتفهّم |
| Birlikte yaşadığımız eski deneyimimize bakarak eminim, mali durumunun incelenmesinin neden gerekli olduğunu anlarsın. | Open Subtitles | و بُناءً على تجربتنا السابقة معاً، أوقن أنك ستتفهّم لمَ تقتضي الضرورة تمحيص أموالك |
| Bana zavallı diyorsun belki ama zamanla anlarsın. | Open Subtitles | ستعتقد بأنّني مثيرة للشفقة ولكنّك ستتفهّم الأمر |
| Ama bir gün, kendi çocukların olduğunda anlayacaksın. | Open Subtitles | لكنّكَ ستتفهّم يومًا ما... حينما تنجب أطفالًا. |
| Raja, bu biraz Hristiyan işi ve anlayabileceğini zannetmiyorum. | Open Subtitles | حسن يا (راجا)، هذه مسألة مسيحيّة حقّاً ولا أظنّك ستتفهّم |
| anlayacaktır. Robin oğlunun Sherwood Ormanı'nda büyümesini isterdi. | Open Subtitles | ستتفهّم الأمر، كان (روبن) ليريده أنْ ينشأ في غابة "شيروود" |
| Şehirliler anlayacaktır, Ari. Suç filmde değil ki. | Open Subtitles | الناس ستتفهّم يا (آري) الفيلم لا ذنب له |
| Şehirliler anlayacaktır, Ari. Suç filmde değil ki. | Open Subtitles | الناس ستتفهّم يا (آري) الفيلم لا ذنب له |
| Elena anlayacaktır. | Open Subtitles | -إيلينا) ستتفهّم) . |
| Ancak o zaman benim acımı anlarsın. | Open Subtitles | حينها فقط ستتفهّم ألمي |
| Çok yakında, bir gün bunu anlayacaksın. | Open Subtitles | ذاتَ يومٍ، عمّا قريبٍ، ستتفهّم ذلك. |
| Senin anlayabileceğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | اعتقدت فقط أنك ستتفهّم |