| Eğer sesini kesmezsen duyacağın son haber... ..kıçını delip geçen bu Uzinin sesi olacak. | Open Subtitles | إن لم تخرس, آخر تقرير ستسمعه هو هذا الأوزي يخترق مؤخرتك |
| Eğer birisine söylersen, son duyacağın şey kendi çığlıkların olacaktır. Defol şimdi! | Open Subtitles | إذا أخبرت أحداً فإن آخر صوتاً ستسمعه سيكون صراخك |
| - Umarım onunki kadar benim sesimi de duymaktan hoşnut olursun çünkü o kadar çok yerde duyacaksın ki -- tutuklanmanda, sorgulanmanda, ifadeni verirken ben parmağımı sallayacağım ve günün birinde -- | Open Subtitles | بنبرة صوتي بقدر صوتها ..لأنك ستسمعه كثيرًا ،أثناء إعتقالك ،وجلسة إستدعائك بالمحكمة |
| Zamanı gelince duyacaksın. Peki neden beni arıyorsun? | Open Subtitles | ستسمعه في المقام المناسب |
| Bu yüzden müzedeki yaratıcı takım ve müze görevlileriyle birlikte müzeyi düşünmeye başladık, ve müzede ilk duyacağınız sesin aslında diğer ziyaretçilerinki olduğunu anladık. | TED | لذلك بدأنا نتخيل المتحف جنبا إلى جنب مع فريق الإبداع في المتحف والوصى مفكرين كيف يمكن للصوت الأول الذي ستسمعه داخل المتحف لأن يكون صوت زائرٍ. |
| Ve duyacağınız son sözler "Ait olduğun yer burası." demem olacak. | Open Subtitles | وآخر شيء ستسمعه هو صوتي وأنا أقول لك: "أنت تنتمي إلى هنا" |
| Beni dinle, her ne olursa olsun, ne duyarsan duy, burada kalmalısınız. | Open Subtitles | إسمعني مهما حدث آيا يكن ما ستسمعه لابد أن تبقى |
| Birazdan duyacakların, yanlış yere olan sadakatinin sonuçları. | Open Subtitles | ما ستسمعه تالياً هى عواقب إخلاصك للشخص الخاطيء |
| Hayatın o kadar gürültülü bir hal almıştı ki, tek duyabileceğin şey evinin boş kalmasıydı. | Open Subtitles | وبدا لك ان كل حياتك ذهبت ادراج الرياح وان الشيء الوحيد الذي ستسمعه هو صوت المنزل الفارغ |
| Evet, bu şeker kamışıyla dövülerek öldürülmeden önce duyacağın son ses olacak. | Open Subtitles | حسنا, هذا هو الصوت الأخير الذي ستسمعه قبل ضربك بالهروات حتى الموت بواسطة حلوى القصب |
| Sana bir şey söyleyeceğim. Bu, bunu duyacağın son sefer olacak. | Open Subtitles | سأقول لك شيء هذه آخر مرة ستسمعه |
| Seni her aradığında duyacağın şey bu. | Open Subtitles | كلمرةيتصلفيهابك... . هذا ما ستسمعه |
| Bunu yaparsan, seni temin ederim duyman gerekenleri duyacaksın. | Open Subtitles | إن سرّك؟ إني لأؤكد لك يا (لوشيوس) أن ما ستسمعه مني سيعذب روحك |
| Ama duyacaksın. | Open Subtitles | أجل، حسنًا، ستسمعه |
| Simdi duyacağınız ses İngiliz aksanıdır. Tom Oakley. Ben de Andy Civella. | Open Subtitles | الصوت الذي ستسمعه ذا لكنة إنكليزية، (توم أوكلي)، أنا (أندي سيفيلا) |
| Bundan sonra duyacağınız ilk ses kendinizinki. | Open Subtitles | ما ستسمعه لاحقاً هو صوتك فقط |
| Şimdi duyacağınız ses, aklınızı uçurtacak. | Open Subtitles | ما ستسمعه بعد قليل سيفجر رأسك |
| Önümüzdeki birkaç saat içinde ne olursa olsun ne duyarsan duy konuşmayacağız. | Open Subtitles | أياً كان ما سيحدث في الساعات القليلة القادمة أياً كان ما ستسمعه لن نتحدث عنه أبدا |
| Önümüzdeki birkaç saat içinde ne olursa olsun ne duyarsan duy konuşmayacağız. | Open Subtitles | أياً كان ما سيحدث في الساعات القليلة القادمة أياً كان ما ستسمعه لن نتحدث عنه أبدا |
| Skyler'dan duyacakların için şimdiden özür dilerim. | Open Subtitles | أعتذر مسبقاً من التوبيخ القاسِ الذي (ستسمعه من (سكايلر |
| Şişenin geri kalanına iddiaya girerim duyup duyabileceğin en iyi hikaye bende. | Open Subtitles | أراهنك على تلك الزجاجة أن قصتي هي أفضل ما ستسمعه |
| Tamam, Bay Temelanlamda, halk içinde, insanların görebileceği bir yerde, tekrar beni tanıdığını düşündüğün gibi konuş, ve duyabileceğin son ses boynunun kırılması olur. | Open Subtitles | حسناً , سيد "بشكل أساسي" تحدث إليّ مرة أخرى وكأنكَتعرفني,وعلىالملأ... حيث يمكن للناس رؤيتي , والصوت التالي الذي ستسمعه هو صوت رقبتكَ وهيّ تُطقطق |