| Çok güzel. Şimdi yavaş yavaş yukarıya doğru çevir. Mandalların yerlerine girdiklerini hissedeceksin. | Open Subtitles | جيد ، جيد ، ولآن حركة بسيطة للأعلى ستشعرين بالمحبس يعود إلى مكانه |
| hissedeceksin, biraz zaman alabilir. Şimdilik, sadece yat. | Open Subtitles | ستشعرين ربما يتطلب بعض الوقت ليبدأ مفعوله |
| Belki kendine daha iyi bakmalısın, belki daha iyi hissedersin. | Open Subtitles | ربما إذا اعتنيتِ بنفسك وأشيائكِ بشكل أفضل ربما ستشعرين أحسن |
| Yani, o sana bir televizyon programında "aç aygır" dese nasıl hissederdin? | Open Subtitles | بماذا كنت ستشعرين لو كنت سمينة و ماكفادن يصرح بذلك على التلفزيون؟ |
| Gençken mutlu olabilirsin ama yaşlandıkça kendini yalnız hissedeceksin. | Open Subtitles | قد تكوني سعيدة بما انك لاتزالي شابة ولكن بمجرد ان تكبري ستشعرين بالوحدة |
| Biraz uyumaya çalış. Kendini daha iyi hissedeceksin. | Open Subtitles | حاولى الحصول على بعض الراحة ستشعرين بتحسن |
| Ufak bir acı, belki boyun bölgesinde biraz rahatsızlık hissedeceksin. | Open Subtitles | ستشعرين فقط بقرصة وربما بعض المداعبة حول رقبتك |
| Bunun hakkında ne hissedeceksin bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف كيف ستشعرين حول هذا لا أعرف كيف ستشعرين حول هذا |
| Hafıza cihazını kullandığımda, keskin bir acı hissedeceksin. | Open Subtitles | بينما أُطبّقُ جهاز الذاكرة عليك, ستشعرين بألم حاد. |
| O iş kıyafetlerinden kurtulunca kendini daha iyi hissedeceksin. | Open Subtitles | ستشعرين بتحسن بمجرد أن تخلعى ملابس العمل هذة |
| Elliyi geçtiğinde, tatlım, sadece soğuğu hissedersin. | Open Subtitles | عندما تتجاوزين الخمسين من العمر ياعزيزتي ستشعرين بالبرد فقط |
| Birkaç günlüğüne eve git. Aileni, arkadaşlarını gör. İyi hissedersin. | Open Subtitles | عودي الى منزلك بضعة ايام وقابلي عائلتك واصدقائك القدامى ، ستشعرين بتحسن |
| Onunla yalnız konuşursan başkanın ofisinin ağırlığını üzerinde hissedersin. | Open Subtitles | اذا تحدثت معه وحدك ستشعرين بوطأة مكتب رئيس البلدية عليك |
| - Evet. Aradığın kişi benim desem neler hissederdin? | Open Subtitles | كيف ستشعرين لو أخبرتكِ أني عضو الكونغرس؟ |
| Bir an kendini benim yerime koy. Sen olsan ne hissederdin? | Open Subtitles | ضعى نفسك مكانى للحظه بماذا ستشعرين لو كنتى مكانى |
| Belki o zaman aşk için daha farklı şeyler hissederdin. | Open Subtitles | ربما عندها كنت ستشعرين على نحو مختلف عن الحب. |
| Basit bir kaç numara yaptığında çok mutlu olacaksın. | Open Subtitles | ستشعرين بالسعادة وأنت تؤدين بعض الحركات البسيطة |
| Eğer ondan haber alabilseydin kendini daha iyi hissedeceğini biliyorum, ama öyle görünüyor ki Maya bağlantı kurmak istemiyor. | Open Subtitles | حسنا اعلم انك ستشعرين بتحسن لو لديكي المزيد من المعلومات ولكن يبدو لدي ان مايا تريد البقاء بلا اتصال |
| Uslu dursan iyi olur, yoksa sana iyi geceler öpücüğü vermem ve sen de buna pişman olursun. | Open Subtitles | يجب أن تتهذبي وإلا لن أُقبلكِ قبلة النوم وعندها ستشعرين بالحزن |
| Ben sizin aşçınıza veya uşağınıza yeni bir iş bulsam nasıl hissederdiniz? | Open Subtitles | حسناً، كيف ستشعرين إذا عثرتُ على وظيفةٍ أخرى لطباخكِ أو رئيس خدمكِ؟ |
| Kendimi vursam daha iyi hisseder miydiniz? | Open Subtitles | هل ستشعرين بشعور أفضل إن أطلقت النار على نفسي؟ |
| Battaniye verdiğiniz kişilere karşı bir sıcaklık hissedeceksiniz. | Open Subtitles | و عندما تعطين واحدا منهم غطاءاً ستشعرين بدفء أكبر |
| Ben sadece sana şunu soruyorum, bunun hakkında ne hissediyorsun? | Open Subtitles | فقطأسالك , كيف ستشعرين حيال هذا؟ |
| Oraya biriyle gittiğinde, orada seni gözetleyen ve teşvik eden aşıkların hayaletlerini hissedebilirsin. | Open Subtitles | اذهبي إلى هناك مع شخص ما و ستشعرين بوجود الأشباح لأشخاص محبين آخرين و هم يتجسسون عليكِ و يدفعونكِ لفعل هذا |
| Bişeyler ye, kendini iyi hissettirir. | Open Subtitles | تناولي شيء ما، ستشعرين بالتحسن |
| Ve anneni aslında hiç tanımıyormuşsun gibi hissedebilirdin. | Open Subtitles | و ربما ستشعرين كأنكِ لم تعرفي أمكِ مِن قبل |