| 100 yıl daha yaşayacaksın deseydim, bana yalancı derdin. | Open Subtitles | لو قلت انك ستعيشين لمدة 100 عام لقلت عنى اننى كاذب |
| Sevmediğin bir adamla yaşayacaksın çünkü sevdiğinle yaşaman çok zor. | Open Subtitles | ستعيشين مع رجل لا تحبينه لأن الحياة شاقة مع الرجل الذي تحبينه |
| Biliyorsun, yakında bir çocukla yaşayacaksın. | Open Subtitles | تعرفين انت ستعيشين بمعنى الكلمة مع طفل قريبا |
| Buişebirkerebulaşırsan, geri dönüşü olmaz. hayatın boyunca bu gerçekle yaşarsın. | Open Subtitles | متى ما تم ذلك، لا يمكنكِ التراجع ستعيشين معه لبقية حياتك |
| - Tamam. Bir şey yok mu? Sanırım yaşayacaksınız Bayan Maleek. | Open Subtitles | شيء أخر ؟ حسنا , أعتقد أنك ستعيشين , أنسة ماليك |
| Merak etme, seni öldürmeyeceğim. Hatta, sonsuza dek yaşayacaksın. | Open Subtitles | لا تقلقِ لن أقتلكِ، في الحقيقة ستعيشين للأبد. |
| Tüm kalbimle. İstediğin hayatı yaşayacaksın ve ben de bunun için elimden geleni yapacağım. | Open Subtitles | ستعيشين الحياة التي ترغبين فيها وسأتأكد من حدوث هذا |
| Normal bir hayat yaşayacaksın hak ettiğin bir hayat. | Open Subtitles | ستعيشين حياة عادية، الحياة التي تستحقينها |
| Uzun yıllar yaşayacaksın ve yaşlı bir kadın olacaksın, ...ve bu sayede duvarında her zaman güzel bir şey duracak. | Open Subtitles | ستعيشين لسنوات ٍ عديدة و ستصبحين امرأة متقدمة في السن من الجميل في تلك اللحظة أن يكون لديك ِ شيء يليق بحائطك |
| Farklı bir hayat isteyip istemediğine yine karar verebilirsin ama kendini hiç değilse hatırlamaya açmazsan kendi geçmişinden korkarak yaşayacaksın maalesef. | Open Subtitles | و بوسعك أن تبدأي حياه مختلفه و لو لم تفعلي حاولي التذكر و إلا ستعيشين في خوف من ماضيك |
| Radyasyon gelse de yaşayacaksın. | Open Subtitles | أنتِ ستعيشين في الإشعاع في كلتا الحالتين؟ |
| Elçinin kanı dökülene kadar Cehennem'in bütün dehşetini yaşayacaksın. | Open Subtitles | ستعيشين جميع أشكال رعب الجحيم، حتى يُسكب دم هذه الرسولة! |
| Uzun bir süre yaşayacaksın. Bir yolunu bulacağız. | Open Subtitles | ستعيشين لفترة طويلة سنجد طريقة لهذا |
| Bensiz nasıl yaşayacaksın? | Open Subtitles | كيف ستعيشين من دوني؟ مَن سيكون حُبّكِ؟ |
| En iyi ihtimalle 20 yıl daha yaşarsın. | Open Subtitles | في أفضل الأحوال ستعيشين لــ20 عاماً قادمة |
| Almazsak yaşarsın ama bir daha yürüyemezsin. | Open Subtitles | ، إذا تركناها هناك، ستعيشين . لكنّكِ لن تمشين ثانية |
| - Üstü açık arabasında. - Ve sonsuza kadar mutlu yaşayacaksınız. | Open Subtitles | بسيارتهِ المكشوفة و ستعيشين معهُ بسعادة للأبد |
| Bunu yapabilirsin. Yarın yeni bir dünyada yaşamaya başlayacaksın. | Open Subtitles | يمكنك القيام بهذا، وغذا ستعيشين بعالم جديد |
| Orijinal görevini yerine getirmek için yaşayacağını garanti ediyorum. | Open Subtitles | ...أنا أضمن لكى أنكى ستعيشين لتحققى مهمتك |
| Korkarım ki, bu geri dönüşü olmayan bir hata ile yaşamana sebep olurdu tatlım. | Open Subtitles | سيكون خطأً ستعيشين معه. لأنه لا يوجد طريق عودة. |
| Korkarım çok uzun zaman yaşayacağın için bu yakın bir zamanda olmayacak. | Open Subtitles | إنّك ستعيشين عمرًا مديدًا، وأخشى أنّك لن تموتي قريبًا. |
| Kouzuki yerine Stadtfeld ismini seçseydin, güzel bir hayatın olurdu. | Open Subtitles | إذا قمت بختيار اسم ستديتفيلد بدلا من اسم كوزيكي كنت ستعيشين حياة أفضل |
| Ölmezsin. Ayrıca neden bahsettiğimi biliyorsun. | Open Subtitles | ستعيشين وأنتِ تعرفين عمّا أتحدّث عنه |
| İspanya'da nasıl yaşacaksın, zeki kız? | Open Subtitles | كيف ستعيشين في إسبانبا, أيتها العبقرية ؟ |
| Nerede kalacaksın mesela? | Open Subtitles | من حيث المكان الذي ستعيشين فيه و ما الى ذلك |
| - Sonsuza dek mutlu mu yaşayacaktın? | Open Subtitles | عندما يكون لي منزل وتكون لي حياتي الخاصة. وأنك ستعيشين سعيدة للأبد؟ |
| Eğer kırsal bölgenin kötü koşulları içinde amcanla birlikte yaşayacaksan ben de yanında olacağım. | Open Subtitles | إذا كنتي ستعيشين مع عمّك في قسوة الريف فينبغي أن أكون هناك معك |