| Dört hafta sonra bir hakim, raporuma göre senin kaderini belirleyecek. | Open Subtitles | في خلال أربعة اسابيع ستقرر المحكمة مصيرك اعتمادا على ما اكتبه |
| Yarın başlayan yarışı çamur belirleyecek. | Open Subtitles | هنا في هذه الغرفه. السباق الذي سنبدأه غداً نتيجته ستقرر في الوحل، |
| Kurul, siz aptalların geçici mi yoksa temelli mi uzaklaştırılacağınıza yarın karar verecek. | Open Subtitles | , غدا اللجنة ستقرر إما إيقافكم او طردكم أيها الحمقى |
| Bu mekânın ne zaman ve nasıl tam anlamıyla faaliyete geçeceğine devrimci hükümet karar verecek, tabii eğer isterse. | Open Subtitles | الحكومة الثورية ستقرر كيف و متى وإذا هذا المكان سيعمل ثانية |
| Ben onun babasıyım. Onu istediğim yere veririm. Nasıl karar vereceksin? | Open Subtitles | كيف ستقرر أخبرنا ــ سأقرر اليوم وفى الحال |
| Çok tarafsız olunması gerek, o da çocuğun menfaatine en uygun kararı verecektir. | Open Subtitles | الأمر شخصي لذلك فالقاضية ستقرر الأفضل لمصلحة الطفل |
| Küçük çaplı... Devam edip etmeyeceğine sen karar ver. | Open Subtitles | عن شحنه صغيره، وأنت ستقرر الخطوه التاليه |
| Ve bu konudaki tercihlerimiz, geleceğimizi belirleyecek. | Open Subtitles | والأختيارات التي سوف نتخذها الآن ستقرر مستقبلنا |
| Sayın Başkan, önümüzdeki birkaç saat öyle ya da böyle geleceği belirleyecek. | Open Subtitles | سيدي الرئيس، الساعات القادمة ستقرر المستقبل، للأفضل او الأسوء |
| Çünkü kimin galip geleceğini yukarıdaki kelimeler belirleyecek. | Open Subtitles | لأن الكلمات أعلاه ستقرر من هو المنتصر |
| Baudelaireların, kaderlerini belirleyecek bu konuşmaya katılamayarak üst kata çıkarken neler hissettiklerini anlamışsınızdır. | Open Subtitles | فلا بد أنك تدرك شعور أطفال عائلة "بودلير" عندما لم يتمكنوا من المشاركة في المحادثة التي ستقرر مصيرهم. |
| - evet benim kaderimi belirleyecek. | Open Subtitles | نعم ستقرر مصيرى |
| Zimmerman, Trayvon Martin'i vurmaktan suçlanıyor ve juri şimdi onun kaderini belirleyecek. | Open Subtitles | زميرمان)، متهم بإطلاق (النّار على (ترافيان مارتن . و ستقرر هيئة المحلفين مصيره الآن |
| Gelirse başkana haber vereceğim. Devamına o karar verecek. | Open Subtitles | وبعدئذٍ سأُعلم الرئيسة وهي ستقرر ما سنعمل |
| Kimin haklı olduğuna mahkeme karar verecek. | Open Subtitles | الدعوى القضائية هي التي ستقرر من على حق |
| Şimdi etik komitesi karar verecek. | Open Subtitles | لذا في هذا الوقت لجنة الآداب... ستقرر إجراء العملية من عدمها. |
| Orada polis seninle ilgili ne yapacağına karar verecek. | Open Subtitles | ستقرر الشرطة ما ستفعله بك تاليا |
| Tamam, o halde ikimizde bu geceki partide yazarlığımızı göstereceğiz ve kimin kazandığına Epperly karar verecek. | Open Subtitles | حسنا , إذاً سنحضر كلانا مع الكتاب الذين نعرفهم الليلة في الحفلة ومهما كان من ستقرر "إيبيلي |
| Boş zamanlarında dans eden bir inşaatçı olmaya karar vereceksin. | Open Subtitles | ستقرر أن تكون نجّارًا يعمل في وقت فراغه. |
| Ayrıca bugün mezuniyet balosuna kiminle gideceğine ve, eğer evlenebilirse, kiminle evleneceğine yoksa çirkin ve sevilmemiş biri olarak yalnız mı öleceğine sen karar vereceksin. | Open Subtitles | واليوم ستقرر.. مع من سيذهب إلى حفل التخرج، ومن سيتزوج |
| Çünkü Sarah'ın yaşayıp yaşamayacağına karar vereceksin. | Open Subtitles | لأنها ستقرر ما إذا كانت (سارة) ستعيش أو تموت |
| Bende cevaplayım, sonra doğruyu söyleyip söylemediğimin kararı size kalmış. | Open Subtitles | سأجيبك و من ثم ستقرر إن كنت اجيب بصدق أو لا |
| Şimdi sen karar ver, senin işin mi daha kötü, bizimki mi? | Open Subtitles | و ستقرر الآن من أصحاب العمل القذر أنتم أم نحن؟ |