| Onda hoşlandığı şeyler birkaç yıl içinde nefret ettiklerin olacak. | Open Subtitles | الشيء الذي تحبينه به الآن هو ما ستكرهينه بعد سنوات |
| Bu konuyu benimle konuşmalıydı. Ondan nefret edeceğinden korkuyor. | Open Subtitles | كان عليه ان يتحدث الى بذا الشأن كان يعتقد انك ستكرهينه |
| Görsen daha da nefret ederdin. Tam bir Los Angeles'lı olmuş. | Open Subtitles | ستكرهينه أكتر، أصبح طابعه كسكان مدينة لوس أنجلوس. |
| Ve siz hayatınızın sonuna kadar ondan nefret edeceksiniz. | Open Subtitles | وأنتِ كنتِ ستكرهينه بقية حياتك |
| Bahse girerim Bay Smith, Lenny ya da ben olsaydım nefret ederdin. | Open Subtitles | أراهن أنك كنت ستكرهينه لو أنني أو (ليني) قمنا بدور السيد (سميث) |
| Seni aldattı. Ondan sonsuza kadar nefret ediceğini söyledin. | Open Subtitles | لقد خانك قلتي أنكِ ستكرهينه للأبد |
| Kandırdığı için nefret ederdin. | Open Subtitles | كنتِ ستكرهينه لأنه خدعكِ |
| Ondan sonsuza kadar nefret edeceğini söylemiştin. | Open Subtitles | قلتي أنكِ ستكرهينه للأبد |
| Beni sevseydin ondan nefret ederdin. | Open Subtitles | لو أحببتيني ، كنت ستكرهينه |
| Bundan nefret edeceksin. | Open Subtitles | ستكرهينه |