| Sonunda buraya geldiğini görünce çok mutlu olacak. | Open Subtitles | ستكون سعيدة جداً إذا تمكنت في نهاية . المطاف من الوصول هنا شخص |
| Hayır. Bu işi yapmaktan mutlu olacak birini arıyorum. | Open Subtitles | لا, أريد واحدة ستكون سعيدة في هذه الوظيفة |
| Nasıl bir insan olduğunu görse çok mutlu olur diye düşündüm. | Open Subtitles | أعتقدت أنها ستكون سعيدة جداً مع ما أنتِ عليه. |
| Victoria Davis, kendisi Clothes Over Bros'un yeni başkanı olur sana nakit ödeme yapmaktan çok mutlu olacaktır. | Open Subtitles | فيطنوريا دايفيز رئيسة كلوز اوفر بروز ستكون سعيدة جدا بأسترجاع اموالك كاملة |
| Bu parçada, Nijerya'dan bahseden genç bir kadın var orada mutlu olacağını düşünen bir kadın. | TED | كان الجزءالأول، حقيقة، هناك امرأة شابة تتحدث عن نيجيريا، إذ لديها إحساس بأنها ستكون سعيدة هناك. |
| - Aradım. Geldiği zaman sizinle konuşmaktan memnun olacaktır. | Open Subtitles | ـ حالما تدخل أنا واثق أنها ستكون سعيدة للتحدث إليك |
| Marissa, babası onun kollarında öldü. Sanırım, kurumsal Amerikan şirketleri çalışanlarını düzgün beslemeye başlasa epey mutlu olurdu. | TED | ماريسا، توفي والدها بين يديها، أعتقد أنها كانت ستكون سعيدة إذا أستطاعت شركات أمريكا بدء تغذية موظفيهم بصورة صحيحة. |
| Sevildiği bir yerde daha mutlu olacağına inanıyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنها ستكون سعيدة في مكان يسنح لها فرصه أن تكون محبوبه |
| Eh, eminim Dr. Brennan bileğini senin için yeniden kırmaktan mutluluk duyacaktır. | Open Subtitles | برينان ستكون سعيدة لإعادة كسر معصمك ما هذا ؟ |
| Bir süre sonra zinde ve mutlu olacak ve tüm bu olanları unutacak. | Open Subtitles | وبعد وهلة ستكون سعيدة وقوية وسوف تنسى كل هذا |
| Harika ! Eminim annem çok mutlu olacak ... | Open Subtitles | رائع، أنا واثقة بأنّ والدتي ستكون سعيدة. |
| Ve senin orada ne kadar eğlendiğini duyunca da çok mutlu olacak. | Open Subtitles | وعندما تعلم كم تستمتعين بوقتكِ ستكون سعيدة جداً |
| Six Flags lunaparkının bira gecesinde de aynı derecede mutlu olur. | Open Subtitles | إنها ستكون سعيدة فقط ببضعة أكواب من الشراب في ليلة احتساء الجعّة |
| Karın öğrense ne kadar mutlu olur tahmin bile edemiyorum o yüzden söylemeyeceğinden emin oldun. | Open Subtitles | لا أتصوّر أنّ زوجتك ستكون سعيدة لو اكتشفت ذلك، لذا فإنّك تأكّدت أنّها لن تعرف. |
| - Eminim aile, hazır olduğunda sorularınızı cevaplamaktan çok mutlu olacaktır. | Open Subtitles | انا متاكدة ان العائلة ستكون سعيدة لإجابة كل أسئلتكِ حالما يكونون مستعدين. |
| - Annen de aynı benim gibidir aslında, yanı başında oturup ona gülümsediğin müddetçe, hep mutlu olacaktır. | Open Subtitles | طالما تقفين بجانبها و تبتسمين ستكون سعيدة جدا |
| - Bunu söylemen büyük incelik. - Violet'ın mutlu olacağını biliyorum. | Open Subtitles | ـ هذا لطف منك أن تقولي هذا ـ وأنا أعلم أن فيوليت ستكون سعيدة |
| mutlu olacağını sanıyordum! Bugün kendi fikrimi savundum! | Open Subtitles | ظننت أنكِ ستكون سعيدة لقد دافعت عن مصالحي اليوم |
| Eminim Dışişleri geri döndüğümde bunu benden duyduğuna memnun olacaktır. | Open Subtitles | انا متأكده من أن وزارة الخارجية ستكون .. سعيدة أن تسمع مني عندما أعود |
| Eminim o da seninle tanıştığına memnun olacaktır. | Open Subtitles | أنا واثقة أنها ستكون سعيدة برؤيتك |
| Eğer annem de bunları görmüş olsaydı, çok mutlu olurdu. | Open Subtitles | لو أن كان لأُمَّي فرصة لرُؤية هذا، أعتقد أنها ستكون سعيدة |
| Yaptığın seçimden annenin mutlu olacağına eminim. | Open Subtitles | وأعرف أنها ستكون سعيدة بإختيارك. |
| Rizzoli'ye söyle. Bu pis herifi sorgulamaktan mutluluk duyacaktır. | Open Subtitles | اخبر ريزولي، ستكون سعيدة بالحصول على هذا الوغد |
| Küçük kayamla senin tılsımlı tavşanını öldürdüğümü duyduğu zaman çok sevinecek. | Open Subtitles | و ستكون سعيدة جدا عندما تسمع أن حجري الصغير هزم أرنبك المسحور |
| Eminim mutlu olacaksın. | Open Subtitles | نعم ، أنا متأكد أنك ستكون سعيدة |
| İnanın bana, ABD sizi almaktan mutluluk duyacak. | Open Subtitles | حسناً ، أنا أُطمئنك الولايات المتحدة " ستكون سعيدة بقدومك " |