| Hemen hemen iki ay oldu. -Tam olarak Altmış üç gün. | Open Subtitles | لقد كان تقريبا شهرين بالضبط و ثلاثة و ستين يوم. |
| Bağımsızlıktan Altmış yıl sonra Amerika ne haldeydi? | Open Subtitles | ماذا تعتقد كان شكل الولايات المتحدة بعد ستين عاما من الاستقلال؟ |
| Walter Stein, SD Albayı. 15. Einsatzkommando. | Open Subtitles | . والتر ستين ، جنرال في وحدة الدفاع . القطاع الخامس عشر |
| Wim, Stein isminde bir kız seninle görüşmek istiyor. | Open Subtitles | مستر ويم, هنالك فتاه تدعي ستين هنا هل لديك دقيقه؟ |
| - "Stein." Bana "Stine" dedi. - Sadece... | Open Subtitles | "ــ "ستين" لقد نادتني بـ"ستاين ...ــ حاول أن |
| Sten Egil Dahl Paris'e taşındı ve ikinci romanını burada yazdı. | Open Subtitles | إنتقل ستين ايغل دول إلى باريس حيث كتب روايته الثانية هناك |
| Bu yüzden Jorgen Steen Andersen'e parasını geri ödedim ve hesabı kapattım. | Open Subtitles | لهذا انا اعدت المبالغ ل يورغن ستين اندرسن |
| Altmış yıl önce dağın yakınındaki köyde bir adam haksız yere öldürüldü. | Open Subtitles | ذلك اليوم منذ ستين عاماً.. في قرية بالقرب من الجبل، كان هناك رجل |
| Onbaşıyı duydunuz, Altmış dakika içinde silah kontrolü var. | Open Subtitles | هل سمعت العريف. الأسلحة الاختيار في ستين دقيقة. |
| itiraf etmek için Altmış saniye ya da polis memuruna saldırıdan tutuklama. | Open Subtitles | ستين ثانية لتحصل على الاعتراف أو المشحونة بالاعتداء على ضابط شرطة. |
| Bana Altmış bahriyeli verin ve Yarbay Carter'ın yeni... | Open Subtitles | فقط أعطني ستين من مشاة البحرية و بعض من سلاح الكولونيل كارتر الجديد |
| Stein adında bir kız geldi. Seni görmek istiyor. | Open Subtitles | مستر ويم, هنالك فتاه تدعي ستين هنا هل لديك دقيقه؟ |
| Annemle babamın adı Sabina ve Bernad Stein. | Open Subtitles | أبواى .. سابينا و برنارد ستين هاجرا من ألمانيا إلى أمريكا منذ 15 عاما |
| Ve o yastığı gördüğüm zaman Lauren Stein'i düşünmüyorum. | Open Subtitles | عندما أرى تلك الوسادة لا أفكر في لورين ستين |
| Sürpriz bir şekilde Viyana Maraton'unu kazanan Johann Rettenberger'in antrenmanlarının büyük bir kısmını Stein hapishanesindeki 12 metre karelik hücresinde yaptığı söyleniyor. | Open Subtitles | و كما تعلمنا , جون ريتنبرجر الذيأدهشناوضعرقم قياسيجديد هنا في ــ ستين ريسون ــ |
| - Niels, röntgen çektim. - Sağ ol. Stine nerede? | Open Subtitles | نيلز), لقد أجريت الأشعة السينية) - شكراً, أين (ستين)؟ |
| Ama Stine ile kavga yaptığımız için biraz hızlı sürdüğümü söylemedim. | Open Subtitles | لكني لم أخبرهم أننا كنا مسرعين قليلاً لأني أنا و (ستين) كنا نتجادل |
| Ben çocukları okula götürüyorum. Stine saat 10'da gidecekmiş. | Open Subtitles | سأخذ الأولاد إلى المدرسة لن تبدأ (ستين) حتى العاشرة |
| St. Vincent'dan bizi Sten silahlarıyla vurmaya gelecekler. Belki de napalm bombasıyla. | Open Subtitles | سوف يأتون إلينا من فينسينت بمسدسات ستين و ربما بالنابالم |
| Yazar Sten Egil Dahl, Erik'i gidip yurt dışında yazmaya ikna edecekti. | Open Subtitles | والذي كان على المؤلف ستين ايغل دول إقناع إريك بالسفر للخارج لممارسة الكتابة |
| - Steen, önce sen git. - Peki koç. | Open Subtitles | اذهب أولاً يا ستين حسناً أيها المدرب |
| Gördüğün üzere Obadiah Stane, hilekârlığının ve yalanlarının bedeli sana pahalıya patlayacak. | Open Subtitles | يا (أوباديا ستين) خداعك وكذبك سيكلفك الكثير |
| Satıldı. 15 Gine'ye Steyne Marki'sine. | Open Subtitles | تم بيعها لحاكم "ستين" بخمسة عشر جنيه |