| Gitmek istediğin yere götürmesi için ailemizin büyüsünü kullanmaktan bahsediyorum. | Open Subtitles | أنا أتكلم عن استخدام سحر العائلة لتقومي بالذي أتيتِ لفعله |
| Bu senin, en güçlü büyülerimizle kutsanmış büyülü bir bıçak. | Open Subtitles | لا جلك , لحن سحري مبارك مع سحر قوي المفعول |
| Elimden geldiğince çabuk döneceğim. Eski Dünya'nın sihrini hissediyor musun? | Open Subtitles | سأعود بأسرع ما يمكنني هل يمكنك تذوق سحر العالم القديم؟ |
| Bence acayip bir cazibesi var, değil mi? | Open Subtitles | لَهُ سحر مُتَأَكِّد، أنت هَلْ لا يُوافقُ؟ |
| Hepimiz müziğin, dostça sohbetin ve de güzel yiyeceklerin büyüsüne kapılmıştık. | Open Subtitles | جميعنا واقعون تحت سحر الموسيقا، والمحادثات الودية، والبهجة. |
| Bu bir Büyü mü yoksa bir lanet mi? | Open Subtitles | اهذا سحر ام لعنه ادع شخصا ليحميه و يحرسه |
| Bir şehir elbette ki yalnızca koruma ve yiyecek değil, cazibe de sunabilir. | Open Subtitles | المدينة، وبطبيعة الحال، يمكن أن توفر ليس فقط مأوى وطعام وفير ولكن سحر |
| Bir düşün, nasıl çekici bir adam ki, böyle büyüleyici bir adama direnebiliyorum... | Open Subtitles | يمكنك أن تتخيل كم هو جذاب كيف لى أن أقاوم سحر شخص مثله |
| Zamanında adanın büyüsünü öğrenmiş ve bunu, adanın doğal ruhunu dizginlemek için kullanıyor. | TED | في هذه المدة، تعلم سحر الجزيرة، واستعان به على التحكم بأرواحها صاحبة قوى الطبيعة. |
| "...ama mahremiyetinizi ve mesafenin büyüsünü kaybedeceksiniz" diyen bir adam olduğunu düşünürüm. | Open Subtitles | و يقول ، حسناً ، يمكنك الآن أن تجرى مكالمة تليفونية و لكنك سوف تفتقد الخصوصية و سحر المسافات |
| Şey, Merlin büyüsünü daima iyi amaçlar için kullanır. | Open Subtitles | حسنا دائما سحر مارلين مفيد وجيد يكون لشيء جيد |
| Bu eski yerin perili ya da büyülü olduğunu falan söylüyorlar. | Open Subtitles | أنهم يقولون أن القصر القديم به سحر أو تعويذة |
| Saçma. Bu küçük at büyülü falan değil. | Open Subtitles | خرافات و كلام فارغ، لا يوجد سحر فى هذا الحصان |
| Burada bir sürü ateşli vajina ve penis var. Merhaba çocuklar! Okuma sihrini keşfettiğinizi görüyorum. | Open Subtitles | ــ مرحباً يا أولاد، أرى أنكم تكتشفون سحر المطالعة ــ من أنت؟ |
| Brighton'daki eğlencelerin benim için hiçbir cazibesi yok. Kitap okumayı tercih ederim. | Open Subtitles | لن يكون لمتع برايتون اي سحر علي، فانا افضل بشكل لا نهائي كتاب عليها. |
| Telefonda yalnızca birkaç dakika kaldı ve hemen geldi klasik Matt büyüsüne kapıldı. | Open Subtitles | -لقد كانت على الهاتف لعدة دقائق وها هى الآن تقع فى سحر ماثيو |
| Cinayet silahı kara Büyü mü? | Open Subtitles | أنت ، هل سلاح الجريمة هو سحر أسود ؟ |
| Bu şekilde küçümseme. Onlarda sıradışı bir cazibe vardır. | Open Subtitles | لا تتسرع برأيك في مثل هذه الأشياء توجد منهن من لهن سحر خارق |
| Örümcek lifinin bu biyomimetik kullanımlarına ek olarak ben kişisel olarak örümcek lifini ilgili araştırmaları büyüleyici buluyorum. | TED | بالاضافة لتلك التطبيقات الحيوية لخيوط العنكبوت شخصياً, وجدت ان دراسة خيوط العنكبوت سحر في حد ذاته |
| Bunu açıklamak daha zor. Küp büyüleri. | Open Subtitles | . من الصعب شرح هذه الأشياء . إنها سحر واقي |
| Von Trier bu büyüyü ciddiye alır. | Open Subtitles | فون ترير أراد التعامل بجدية مع سحر السينما |
| Uluyan Canavarın ısırığı, hiç bir büyünün geri döndüremeyeceği bir ölüm fermanıdır. | Open Subtitles | عضة الوحش الباحث هي حكم إعدام لايمكن لأي سحر أن يؤثر بها |
| Bu Krusemark kara büyüyle ve benzeri şeylerle uğraşıyormuş. | Open Subtitles | هذه ال كروسمارك دخلت فى سحر إسود و كل هذا هراء |
| Bir zamanlar gece gökyüzünün büyüsünün altında, beyaz bir evde cesur bir küçük kız yetişti. | Open Subtitles | كان يا ما كان، تحت سحر السماء المظلمة.. كبرت فتاة برونزية في بيت أبيض. |
| Rahl soyu, çok güçlü bir büyüye sahiptir ve Richard da o büyüye sahip. | Open Subtitles | دماء رال تحمل سحر ذو قوى رهيبة وذلك السحر في ريتشارد |