| serap projektörü bu plakanın altında olmalı. | Open Subtitles | يجب أن يكون هذا سراب صعب العرض وراء هذه اللوحة. |
| Kaybolmuş aşk hayatımdan bir serap geldi ve anidan yok oldu | Open Subtitles | ذهب فجأة مثل مارجع. اي سراب من حبي المفقود. |
| Gittiğimiz yerin bir serap olduğunu düşünmeye başladım. | Open Subtitles | بدأ يتبادر إلى ذهني أن ذلك المكان عبارة عن سراب |
| Bu da Sarab. Kendisi sadece 11 yaşında ve Rusça da dahil 3 dil biliyor. | Open Subtitles | وهذا سراب انه بالحادية عشر ويمكنه التحدث بثلاث لغات من ضمنهم الروسية |
| Sarrab'ın ne diyeceği seni ne sikime ilgilendiriyor ki? | Open Subtitles | ولماذا تهتم، بما قد تقوله (سراب)؟ |
| serap olduğunu biliyordum, şu son tepeyi ne ara geçtik biz? | Open Subtitles | اعرف انه كان سراب لكن عندما عبرنا الكثبان الرملية الماضية |
| Bir serap, sana 'amcık hoşafı' der miydi? | Open Subtitles | هل سراب الاتصال بك العضو التناسلي النسوي غبي ؟ |
| Bu bir serap. Sizce bunu hayal mi ediyoruz? | Open Subtitles | إنه سراب ,أتظن أننا نتخيل هذا؟ |
| Bu bir serap değil. Eğer bu serap değilse, bu da-- | Open Subtitles | هذا ليس سراب إذا هذا ليس سراب، ثم ذلك |
| Hocam tanımadınımız, ben serap. | Open Subtitles | ألم تعرفني يا أستاذي؟ أنا سراب |
| Bir serap gibi yuvarlanan bulutlar, güneşe engel oluyor. | Open Subtitles | لن يقي سراب السحب من منع ظهور القِرد. |
| Bayan, siz rüya veya serap olmalısınız. | Open Subtitles | يا سيدتي , اما انك حلم او سراب |
| Sadece bir serap. | Open Subtitles | كابتــن ,إنه فقط سراب |
| Bakıyorlar, serap gördüklerini sanıyorlar önce. | Open Subtitles | في البدء ظنوا أنه سراب |
| Starling Şehri'ni temizleme işini Sarab yapacak. | Open Subtitles | تطهير زرزور مدينة ستنخفض إلى سراب. |
| Sarab'a kafanı omuzlarından koparmasını söylemem gerekirdi. | Open Subtitles | أرجو أن يكون سراب يلتصق رأسك من كتفيك. |
| Sarrab, Beyrut'taki en iyi orospudur. | Open Subtitles | (سراب)، أفضل عاهرة في بيروت. |
| Ama sen gidebilirsin, Sarrab. | Open Subtitles | لكن بأمكانك الرحيل، يا(سراب). |
| O şehir bir zamanlarımın altın serabı artık midemi bulandırıyordu. | Open Subtitles | .. هذه المدينة التي كانت فيما مضى سراب متلألئ أصابتني الآن بالمرض |
| Belki burayi seraptan ibaret goruyorsundur. | Open Subtitles | ربما ترى هذا المكان ليس أكثر من سراب. |
| Ama onu tam anlamıyla kavrayana ve kağıda dökene kadar içkilerin etkisi geçer ve her şey bir serapmış gibi ortadan kayboluverirdi. | Open Subtitles | و لكن قبل ان امسكها و أضعها على الورق يزول أثر الشراب و يتلاشى كل شيء كأنه سراب |
| Onlar tutkunun susuzluğunu çekmez ya da kayıp aşklarının serabının ardından körlemesine gitmez. | Open Subtitles | لا يقاسون من ظمأ الهوى أو يترنحون من سراب الحب الضائع |
| Ölümcül hata. Bu Batı'dan. - Mucize olmalı. | Open Subtitles | إنه من الغرب إنه سراب |
| Scotty, sadece beni dinle, tamam mı? Bu internet şirketlerinin... çoğu göz boyama. | Open Subtitles | معظم هذه الشركات التقنية، نشأت من سراب. |