| Bu yüzden sana ilk patronluk günün için eğreltiotu aldım. | Open Subtitles | لهذا جلبت لك نبتة سرخس بمناسبة أوّل يوم عمل كرئيسة. |
| Uzun zaman önce, kurbağa, eğreltiotu ya da dinozor olabilir. | Open Subtitles | قبل زمن طويل، ربما كان هذا ضفدعاً أو سرخس أو ديناصور |
| Bir eğreltiotu fosilinin tropiklerden buza nasıl seyahat ettiğini ve tek bir sürüngen türünün artık birbirinden çok uzak olan iki kıtada bulunabileceğini gösterdi. | Open Subtitles | عندما نستعرض كيف لحفرية سرخس أن تقطع الطريق من المنطقة الاستوائية إلي الجليد وكيف لنفس النوع من أحد الزواحف أن يوجد في قارتين منفصلتين تماماً |
| Aşk merdinenin altında 370 00:23:44,356 -- 00:23:46,756 bebeğim sallanan bitki sallanan bitki Ba-boom, boom, boom | Open Subtitles | تحت سرخس التقبيل ياحبيبي النباتات المعلقة النباتات المعلقة |
| Klasik bitki yetiştiren bir tip. | Open Subtitles | أي سرخس ميت وa صبّار. آه. |
| Açık konuşayım, ortada eğrelti otu bile yoktu. | Open Subtitles | لأخبركالصراحة أنني لا افكر حتى أنه كان يوجد سرخس |
| Bu dev eğrelti otlarının arasında bulunmak gerçekten tüyler ürpertici bir duygu. | Open Subtitles | ، إنه إحساس غريب حقا لأكون فحسب بين أشجار الـ " سرخس " العملاقة |
| Bana eğreltiotu gibi gelmişti. | Open Subtitles | إعتقدت أنه نبات سرخس |
| - Güzel bir bitki. | Open Subtitles | هذا ... سرخس جميل |
| dedi. (Gülüşmeler) Sonra bir palmiyeye doğru yürüdü, eğrelti otunu kesti, ateşe attı, ayağıma uyguladı, sonra kaptaki suya biraz attı ve çayını bana içirdi. | TED | (ضحك) مشى باتجاه نخلة واقتطع نبتة سرخس وقذف بها في النار ثم وضعها على قدمي ووضع نفس الورقة في ماء مغلي وقدم لي المنفوع لأشربه. |
| Sıradan eğrelti otuydu. | Open Subtitles | إنها مجرد سرخس مألوف |