| Sen nekadar hızlı yaparsan yap... onlar hala yenilerini getirmeye devam edecekler. | Open Subtitles | لا تهمني سرعتك في رميهم سوف يستمرون على إحضارها و إحضارها هنا |
| Pekâlâ Bay Grin, beni olabildiğince hızlı bir şekilde Londra'ya götürmeni istiyorum. | Open Subtitles | حسناً، سيد جرين ، أريدك أن تطير بي إلى لندن بأقصى سرعتك |
| Annen hızını anlarsa işimi bitirir ve koroda şarkı söylemeye başlarım. | Open Subtitles | لأنه لو اكتشفت والدتك مدى سرعتك ، سينتهي بي المطاف بالغناء السوبرانو مع كورال اطفال فيينا. |
| Geminin burnundaki kaçış bölmesine girersen ve ışık hızına yaklaşırken ağırlık azaltırsan böylece ışık hızını geçersin. | Open Subtitles | وأذا كنت في الحجرة التي في مقدمة السفينة وعندما نحلق بسرعة كبيرة نقذفك، ستكون سرعتك اسرع من الضوء |
| Gücün ve hızın sınırlarını aştığında çok büyüyecek. | Open Subtitles | قوتك و سرعتك ستكونان أعظم إذا تجاوزت حدودك عن رغبة |
| Hatch, yavaşla. Senden nöbeti alacağım. | Open Subtitles | هاتش , خفض سرعتك المفروض ان اقوم بإراحتك |
| Herkes çuvallar. Önemli olan çabuk toparlamaktır, değil mi? | Open Subtitles | الجميع يسقطون ،، ان الأمر يتوقف فقط على مقدار سرعتك في النهوض |
| Ya hızlı gitmeye devam ederiz, ya da yavaşlarız. | TED | اما ان تستمر بهذا المنحى .. او ان تخفف من سرعتك |
| performans, ne yaptığındır; ne kadar hızlı koştuğun ne tür resimler çizdiğin, ne tür yazılar yayınladığın. | TED | حسنًا، الأداء هو ما تفعله ما مدى سرعتك في الركض، وما نوع اللوحات التي ترسمها ما نوع الصحف التي تنشرها |
| Hadi. Kaçışlarında biraz daha hızlı olmalısın. | Open Subtitles | هيا ، فلتزيد من سرعتك قليلاً هناك فى المحيط الخاص بك |
| Harold'la başa çıkacak kadar hızlı değilsin! | Open Subtitles | سرعتك لا تقارن بسرعة هارولد الفارق كبير جدا |
| hızlı gelebilmek için motorlara tam güç vermiş olmalısın. | Open Subtitles | لابد أنك إنطلقت بأقصى سرعتك لتقطع الرحلة فى هذا الوقت القصير |
| Düz gitmeye devam et. hızını sabit tut. | Open Subtitles | استمر في القيادة بشكل مستقيم, حافظ على اعتدال سرعتك. |
| Birazcık çekilsem ona ayak uydurup kendi hızını kontrol edemiyorsun. | Open Subtitles | إذا حركت نفسي قليلا فقط , لا يمكنك ان تستجيبي لذلك و تسيطرين على سرعتك |
| Dediğim an, çevre yoluna gireceksin. O ana kadar, hızını koru. | Open Subtitles | ستسلك الطريق السريع حينما أخبرك وحتى ذلك الحين أريدك أن تحافظ على سرعتك |
| Gücün ve hızın benimkinin onda biri. | Open Subtitles | كلا من قوتك و سرعتك لا تساوي عشرة بالمئة من قوتي |
| Hayır, sadece yavaşla. | Open Subtitles | لا أريدك أن تدير 180 درجة. أريدك أن تبطئ من سرعتك. |
| Tatlım dinle beni, mümkün olduğu kadar çabuk evden çıkmalısın. | Open Subtitles | عزيزي استمع الى انت يجب ان تخرج من البيت بأقصى سرعتك. |
| Sörf tahtasında bulunan kanatçıklar ise ağırlığın yerini değiştirerek hız ve yön kontrolü sağlar. | TED | إنّ الزعانف على اللوح تسمح لك بتغيير سرعتك واتجاهك عن طريق إعادة ضبط موقع كتلتك. |
| Yeşil bayrak açıldığında en yüksek hızda olmalısın. | Open Subtitles | عليك ان تكون في اقصى سرعتك عندما العلم الأخضر ينزل |
| Federal 595, hemen hızınızı öndeki uçağa göre yavaşlatın. Tamam. | Open Subtitles | الشاحنة الفيدرالية الثقيلة 595 إبطئ من سرعتك لسرعة المروحية بالأعلى |
| Kinetik bomba, saatte 1000 km hızla gitmezsen patlayacak. | Open Subtitles | قنبلة حركية في الواقع وإذا ما قلت سرعتك عن ستمائة ميل بالساعة، فستنفجر |
| Şu süper hız olayı, ne kadar hızlısın? Saatte 30, 50 km. mi? | Open Subtitles | بخصوص سرعتك كم تبلغ 20 أو 30 ميل بالساعة؟ |
| ve yavaşlamaya başlarsınız, 19 yaşınızda koştuğunuz hıza geri gelene kadar. | TED | وسوف تغدو ابطأ .. وابطأ حتى تعود الى نفس سرعتك في عمر 19 |
| Lynly, biraz Temponu düşür istersen. Herkes kendini kötü hissediyor. | Open Subtitles | ليلنلي خففي من سرعتك تجعل الغير يشعرون بالسوء |
| 1000 fit. hızınız çok yüksek. Onların kurallarına uy. | Open Subtitles | 1000قدم ، سرعتك عالية جداً حافظ على الاتفاق |
| Evet, en büyük hızından dört kat daha hızlı koştun. | Open Subtitles | اجل, لقد كنت اسرع باربع اضعاف سرعتك من قبل |