| Bu prenslerden birinin arkasından gidiyor ve Time meydanında trafiği birbirine katıyorsunuz. | Open Subtitles | ولكن عندما تطارد احد هؤلاء الامراء وتفشل عندها ستكون شرطي مرور في منطقة تايم سكوير |
| Sana daha önce Times meydanında üzerimde sadece bisiklet kaskı ve tavşanlı terliklerle koştuğumu söylemiş miydim? | Open Subtitles | هل اخبرتك ابداً عن تلك الليلة انا ركضت حول التايم سكوير ولم اكن مرتدياً شيئاً ما عدا خوذة عجلة و نعل ارنب ؟ |
| Beyefendi Trelawney, O Flint'in tayfasından biriydi. | Open Subtitles | سكوير (تريلاوني)، أنه أحد أفراد طاقِم (فلينت). |
| - HARRY'NİN ANNESİ konserlerini izlemek için Madison Square Garden'a geleceğin. | Open Subtitles | انكِ ستأتين الى ماديسون سكوير غاردن لـ رؤيتهم يغنون , لا |
| Ve, neden bize ilk olarak Angeles Meydanı adını vermediler? | Open Subtitles | ولمَ لم يخبرونا أولاً بأن المكان هو أنجلوس سكوير ؟ |
| Benim önerim, Squire Trelawney, | Open Subtitles | إقتراحي، سكوير (تيرلاوني)، {\1c#00BFFF}.سكوير : رجل إقطاعي ثري |
| Ve listende Billy Squier olması beni çok etkiledi. | Open Subtitles | وانا جدا مذهولة لان "بيلي سكوير" موجود في قائمتك |
| Bu saldırılara, 2013 yılındaki Boston Maratonu bombalı saldırısı yanında Faysal Şahzad isimli adamın Times Meydanına bombalı araçla saldırmayı denemesi gibi başarısız saldırılar da dahil. | TED | بما فيها انفجار ماراثون بوسطن في 2013 وكذلك الهجمات الفاشلة كتلك اللحظة التي حاول فيها رجل يدعى فيصل شاهزاد إدخال سيارة مفخخة إلى ساحة تايمز سكوير |
| Kayıp çocuk şubesi bize onun Times Meydanındaki, gençlik merkezinden kurban seçtiğini söyledi. | Open Subtitles | المركز الوطني للأطفال المستغلين والمفقودين أخبرنا أن يحصل على الضحايا من مركز شبابي في تايمز سكوير |
| Cupid's Rifle, 8.30'da, Sony Lincoln meydanında. Evet. | Open Subtitles | نعم, "كيوبيدز رايفل", سيُعرض في الثامنة والنصف في "سوني لينكولن سكوير" |
| Times meydanında karşılaştık. | Open Subtitles | - خرجت لتوك, نعم - "هذا صحيح, وإلتقينا في "التايم سكوير |
| Beyefendi Trelawney, önceki olaylar hakkında ne duydunuz bilmiyorum. | Open Subtitles | سكوير (تريلاوني)، مهما سمعت عن الحوادث السابقة، |
| Oğlum Beyefendi Trelawney ile dünyanın bir ucunda seferde. | Open Subtitles | أبني مُسافر بعيداً برفقة سكوير (تيرلاوني) |
| Anladığım şu, Beyefendi Trelawney'in emirleri... | Open Subtitles | ما أفهمه، يا أمرأة، هي أوامر سكوير (تيرلاوني) |
| Free Library of Philadelphia, McPherson Square Kütüphanesinde çalışıyorum. | TED | أعمل في مكتبة ماكفرسون سكوير التابعة لمكتبة فيلادلفيا المجانية. |
| Her projenin süprizleri var ve Times Square'le büyük süprizlerden biri ise, insanların meydana ne kadar hızlı geldikleriydi. | TED | لكل مشروع مفاجآته الخاصة به وواحدة من أكبر المفاجآت في "تايمز سكوير" هو سرعة توافد الناس الى هذه المساحات |
| Soldaki resim Lafayette Square Park. | TED | الصورة على اليسار هي حديقة لافاييت سكوير اليوم. |
| Yılbaşı Gecesi, Times Meydanı'nda olan Küre İnişi'ni hiç görmemiş. | Open Subtitles | لم ترى قط الاحتفالات في تايمز سكوير ليلة رأس السنه |
| Şu kostümle Times Meydanı'na çıkıp bir pasajın el ilanını dağıtıyorum. | Open Subtitles | أرتدي زي الروبورت في التايمز سكوير و أوزع النشرات على المارة |
| Jane'in Times Meydanı'nda ortaya çıkışını ilk ciddi taktik değişikliği sanmıştık. | Open Subtitles | اعتقدنا جين في تايمز سكوير تميز أول تغيير حقيقي في التكتيكات. |
| Country Squire Motel'de olacağını söylemişti bana. | Open Subtitles | قال أنه يمكنني أن أتصل به في فندق (كونتري سكوير) |
| - Billy Squier. | Open Subtitles | بيلي سكوير |
| - ...kuzeye gidiyor, Bishop Meydanına. | Open Subtitles | باتجاه الشمال المطران سكوير. في طريقي. |
| Bir de Union Meydanındaki bölge durağının yakınlarında terk edilmiş bir tren yolu olduğunu hatırlarsan aklına gelen en aptalca hareket belki de hayatının en zekice anına dönüşebilir. | Open Subtitles | ولو تمكنت من تذكر وجود طريق مهجور بالقرب من القطار المحلي ينتهي "في "يونيون سكوير حينها تجد أغبى حيلة قمت بها على الإطلاق |