| Sen yanımdayken... tüm dünyayla barışık olduğumu hissediyorum. | Open Subtitles | وعندما تكون قريبة مني افكر اني في سلام مع كل العالم |
| Aradığım kişi, güvenebileceğim güçlü kendisiyle barışık benden daha iyi biri olmalı. | Open Subtitles | "شخص ما... أستطيع أن أثق به" "شخص قوي شخص في حالة سلام مع أنفسهم" |
| Ve mevkisiyle de barışık görünüyordu. | Open Subtitles | وبدى كأنه في سلام مع حالته. |
| Aslında hiç böyle demedi ama galiba Tanrı'yla barışmıştı. | Open Subtitles | حقاً هو لم يقلها أبداً لكني أعتقد أنه في سلام مع الله الآن |
| Aslında hiç böyle demedi ama galiba Tanrı'yla barışmıştı. | Open Subtitles | حقاً هو لم يقلها أبداً لكنى أعتقد أنه فى سلام مع الله الآن |
| Bu basit çiftçilerle barış konuşmak için bir buluşma ayarladım senin için. | Open Subtitles | لقد رتبت اجتماعاً من أجل عقد صفقة سلام مع هؤلاء الفلاحين الساذجين |
| Kral, şu son altı senedir Selahaddin ile barış halinde. | Open Subtitles | الملك عقد إتفاقية سلام مع صلاح الدين منذ ست سنين |
| Annemi cennetten temiz bir vicdanla huzur içinde izleyebileceğim. | Open Subtitles | وسأكون قادرا على مشاهدة أمي من السماء بضمير مرتاح وأعيش في سلام مع نفسي |
| Maggie, hayatınla barışık gözüküyorsun. | Open Subtitles | ماجي) تبدين في حالة سلام مع كل شيئ) |
| - Sen de bununla barışık mısın? | Open Subtitles | -وأنت في سلام مع تلك الحقيقة؟ |
| Denizde yolculuk ederken mektuplarınızda vahşilerle barış içinde olduğumuzu söylüyordunuz. | Open Subtitles | ، أيها الحاكم ، عندما أبحرنا كانت تقول رسائلتك أننا في سلام مع المتحوشين ، حسنا |
| Üzgünüm ama herkesle savaşmaya çalışan insanlarla barış yapamazsınız. | Open Subtitles | أنا آسفة لكن لا يمكنك أن تقوم بمعاهدة سلام مع صانعي الحروب |
| Bana en azından, arkadaşlarımla huzur içinde yaşayabileceğim Dram nehrinin batısındaki toprakların yönetimini ver. | Open Subtitles | علي الاقل امنحيني الحكم علي "الاراضي الغربية من نهر "دارم .حيث استطيع العيش في سلام مع اصدقائي |