| Sırf babandan duyduğum için değil senin yaratılmana katkıda bulunduğum için de. | Open Subtitles | ليس لأنّني سمعتُه مِن والدكَ فقط ولكن لأنّي ساعدتُ في صنعكَ صنعي؟ |
| Bu hayatımda duyduğum en saçma şey. | Open Subtitles | ماذا؟ إن هذا هو أغبى شيءٍ سمعتُه في حياتي. |
| Bu bugün duyduğum en salak ikinci şey. Sona bu kadar yaklaştığına da çok şaşırdım. | Open Subtitles | هذا ثاني أحمق شيء سمعتُه اليوم ويدهشني كم كنتَ قريباً |
| Yanlış mı Duydum yoksa intörnler neşter manyağı mı olmuşlar? | Open Subtitles | هل ما سمعتُه صحيح؟ أنّ المستجدّين أشرعوا مشارطهم؟ |
| En son, babanın ada yakınlarındaki bir şilepte olduğunu duymuştum. | Open Subtitles | آخر ما سمعتُه أنّ والدكَ على متن ناقلة قرب الجزيرة |
| Evlenmedim ki. Ben öyle duymadım ama. Artık kocan varmış. | Open Subtitles | أنا لم أتزوّج - هذا ليس ما سمعتُه ، سمعتُ أنّ لديكِ زوج - |
| duyduklarım doğruysa, yani sadece suçluların peşine düşüyorsa bence adamı rahat bırakmalı. | Open Subtitles | لو كان ما سمعتُه صحيحاً، بأنّه لا يقتل إلاّ المجرمين فإنّي أقول دعوه وشأنه |
| duyduğum kadarıyla, ikimizde bir düğün mahvetmek istiyoruz ki bu da bizi aynı türden ruhlar yapar ve şimdi sen oyundan düştüğüne göre bıraktığın yerden devralmaktan mutluluk duyarım. | Open Subtitles | ،من ما سمعتُه خلسةً فكلانا يريد إبطال الزفاف ذاته مما يجعلنا أرواحٌ متشابهة وبما أنكَ الآن سقطتَ وحيدًا |
| Çok net bir şekilde duyduğum halde, son söylediklerini duymamış gibi yapacağım. | Open Subtitles | الآن، سوف أتظاهر بإنني لم أسمع ما سمعتُه للتو بشكل واضح. |
| Ayrıca büyü hakkında sorduğun soru da duyduğum en aptalca şey. | Open Subtitles | وإني عليم بأن سؤالك عن السحر لهو أغبى ما سمعتُه قط! |
| Bu yüzden kaçtım, parıldayan denizi geçip sonunda toprağa yeniden ayak bastığımda, duyduğum ilk şey yine o lanet ses oldu. | Open Subtitles | لذا هربت. عبرتُ البحر المُتلألئ. وأخيرًا عندما وطأت قدمي اليابسة مُجدّدًا، أوّل شيءٍ سمعتُه كان ذلك الصوت اللعين. |
| ...sonunda toprağa yeniden ayak bastığımda, duyduğum ilk şey yine o lanet ses oldu. | Open Subtitles | وأخيرًا عندما وطأت قدمي اليابسة، أوّل شيءٍ سمعتُه هو ذلك الصوت اللعين. |
| Ardından toprağa nihayet tekrar ayak bastığımda ilk duyduğum şey o sesti. | Open Subtitles | وأخيرًا عندما وطأت قدمي اليابسة، أوّل شيءٍ سمعتُه كان ذلك الصوت. |
| O gemiden indiğimde ilk duyduğum ses neydi biliyor musun? | Open Subtitles | أتعلم ما هو أوّل صوتٍ سمعتُه عندما نزلتُ من على متن ذلك القارب؟ |
| Bu yüzden kaçtım, parıldayan denizi geçip sonunda toprağa yeniden ayak bastığımda, duyduğum ilk şey yine o lanet ses oldu. | Open Subtitles | لذا هربت. عبرتُ البحر المُتلألئ. وأخيرًا عندما وطأت قدمي اليابسة مُجدّدًا، أوّل شيءٍ سمعتُه كان ذلك الصوت اللعين. |
| Hadi bakalım! ...sonunda toprağa yeniden ayak bastığımda, duyduğum ilk şey yine o lanet ses oldu. | Open Subtitles | وأخيرًا عندما وطأت قدمي اليابسة، أوّل شيءٍ سمعتُه هو ذلك الصوت اللعين. |
| Bu adada 35 yıl yaşadım ve sadece adını Duydum. Tekrar tekrar. | Open Subtitles | عشتُ 35 عاماً على هذه الجزيرة وكلّ ما سمعتُه كان اسمكَ مراراً وتكراراً |
| Sokağa girdiğimde onun koştuğunu Duydum, peşinden gittim, bir ışık vardı, sanki bir alarm ışığı gibi, namludan çıkan patlamanın ışığını gördüm ve bağırdım, "Polis. | Open Subtitles | عندما وصلتُ إلى الزقاق، سمعتُه يهرب، ومن ثمّ لاحقتُه، وكان هناك ضوء، وكأنه ضوء مصباح أمني، ورأيتُ وميضاً |
| - duyduğum bir kitapta duymuştum. | Open Subtitles | -أهذا شيءٌ فعليّ؟ -سمعتُه في كتابٍ سمعتُه . |
| En son İngiltere'ye geri taşındığını duymuştum. Senelerdir konuşmamıştık. | Open Subtitles | وآخر ما سمعتُه أنّها رجعَت إلى (إنجلترا)، لم أحادثها منذ سنين |
| Hayatımda bu kadar büyük saçmalık duymadım. | Open Subtitles | هذا أكبر هراءٍ سمعتُه. |
| Nedir bu Castle'la ilgili duyduklarım başka polislerle takılması falan? | Open Subtitles | أصحيح ما سمعتُه أنّ (كاسل) يجري أبحاثاً مع شرطي آخر؟ |