| Abin eskiden güreşçiymiş diye duydum. - Sana pek yardım edemedi, değil mi? | Open Subtitles | سمعتُ أن أخاك ضرب أحدهم أعتقد أنه لم يساعدك كثيراً |
| İki mil ötede acayip bir meteor yağmuru varmış diye duydum... | Open Subtitles | لقد سمعتُ أن هنالك أمطار نيزكية بعد ميلين |
| İsa'nın her fırsat yakaladığında şarap içerek sarhoş olduğunu duydum. | Open Subtitles | لقد سمعتُ أن عيسى كان يشرب الخمر كلما واتته الفرصة |
| Burada, 25 metre boyunda siyah bir ceviz ağacı olduğunu duydum. | Open Subtitles | حسناً لقد سمعتُ أن هنا شجرة بلوط أسود بطول 80 قدم نستطيع الحصول على 15 ألف دولار لشجرة واحدة |
| Duyduğuma göre, kızı bakımıyla ilgilenmek için onu Pekin'e götürmüş. | Open Subtitles | سمعتُ أن إبنتها أخذتها إلى مشفى في ''بكين'' للعناية بها. |
| Duyduğuma göre kardeşin dün Oz'a gelmiş. | Open Subtitles | سمعتُ أن أخاكَ أتى إلى سِجنِ أوز البارحَة |
| Bir tür bacaksız kuş... olduğunu duymuştum. | Open Subtitles | لقد سمعتُ أن هناك نوع من الطيور بلا أرجل |
| Duydum ki madam rekabete girmekten mutlu değil. | Open Subtitles | لقد سمعتُ أن السيدة غير سعيدة بوجود المُنافسة؟ |
| Penisin epey yaratıcı bir rolü varmış diye duydum. | Open Subtitles | سمعتُ أن الأعضاء الذكورية تلعب دوراً فى التناسل |
| Elinde eşsiz bir malzeme varmış diye duydum. | Open Subtitles | .. سمعتُ أن لديك بعض الـ البضائع الفريدة من نوعها |
| Dün gece Bay Roslyn'le işler iyi gitmiş diye duydum. | Open Subtitles | سمعتُ أن الأمر جرى على خير مع السيد روسلين الليلة الماضية |
| Okuldaki toplantın o kadar iyi geçmemiş diye duydum. | Open Subtitles | لقد سمعتُ أن إجتماعك في المدرسة لم يسير جيداً. |
| Çekirge ve böceklerin bazı ülkelerde meze olduğunu duydum. | Open Subtitles | سمعتُ أن الحشرات والجراد طعام شهي في بعض الدول |
| Birkaç yatırım fonunda aslında büyük indekslerin eksik olduğunu duydum. | Open Subtitles | و سمعتُ أن هنلك بعض الأرصدة كانت ناصقة من المؤشرات الكبيرة |
| Burasını kendilerinin sanan yerel kabileler olduğunu duydum. | Open Subtitles | لـقد سمعتُ أن الـقبيلة الأصلية هـنا يـعتقدون ان الأرض ملكهم. |
| İnterpol'ün her zaman gelecekten bir adım önünde olduğunu duydum. | Open Subtitles | أوتعلم، طالما سمعتُ أن الانتربول وضعوا قدماً في المستقبل |
| Duyduğuma göre Jeng Woo Kore'ye gelir gelmez Jeju Adası'na gitmiş | Open Subtitles | سمعتُ أن جيونج وو ذهب إلى جزيرة جيجو فوراً بعد أن عاد إلى كوريا |
| Duyduğuma göre ailen uyuşturucu satmaktan tamamen vazgeçmiş. | Open Subtitles | سمعتُ أن والديكَ تركوا بيع المخدرات إلى الأبد |
| Duyduğuma göre Müdür ölüm sertifikanı filan doldurmuş. | Open Subtitles | سمعتُ أن آمر السجن حرر شهادة وفاتكَ وكافّة التدابير. |
| 60 tane çürüyen bedenleri olduğunu duymuştum. | Open Subtitles | لقد سمعتُ أن هناك أكثرمن 60 جثة متحللة هنا |
| Duydum ki kardeşim katedral kubbesini tamamlamak niyetinde. | Open Subtitles | سمعتُ أن أخي ينوي إكمال القبة في الكاتدرائية |
| Oranın çok iyi kokain sattığını duydum. | Open Subtitles | سمعتُ أن ذلك المحل فيه حشيش جيّد. |
| Yeğenimin yılın ilk büyük partisini yaptığını duydum. | Open Subtitles | سمعتُ أن ابن أخي يقيم أول حفلة كبيرة في السنة |
| Kral ve kraliçenin seni kabul ettiğini duydum. | Open Subtitles | سمعتُ أن الملك والملكة إلتقيـــا بكِ |