| Protestocuların yakınında değil. Biriyle konuşuyor, kulaklık takıyor. | Open Subtitles | ليس قريباً من المظاهرة، يحادث أحدهم، ويستخدم سمّاعة أذن |
| Dizüstü bilgisayarıma bağlantılı kablosuz bir kulaklık. | Open Subtitles | إنّها سمّاعة أذن لاسلكيّة مُرتبطة بحاسوبي المحمول. |
| kulaklık ona ulaşıyor. | Open Subtitles | سمّاعة الأذن ستصبح ساخنة |
| Kablosuz kulaklık. | Open Subtitles | إنها سمّاعة لاسلكية. |
| Tamam, oteldeki güvenlik kameralarını hackleriz Walter'ın kulağına da bir kulaklık yerleştirip... | Open Subtitles | حسناً، سنقوم بإختراق كاميرات المُراقبة في الفندق، ونضع سمّاعة في أذن (والتر)، ونقوم بتتبّع اللقاء كلّه. |
| kulaklık takıyor. | Open Subtitles | -إنّه يستعمل سمّاعة الأذن . |