| Evden izlendiği zaman çok basit görünür. | Open Subtitles | الأمر يبدو سهلاً دائماً للمشاهد فى المنزل هذه الأشياء التى تأتى بلا جهد |
| Bunun basit bir girdi-çıktı işlemi olması için elimizden geleni yapalım. | Open Subtitles | لذا دعنا نبذل قصارى جهدنا لنجعل الأمر سهلاً وبسيطاً |
| Yaşaması zor, ekip biçmesi zor fakir topraklarımızla kıyasladığımızda burada, çiftçilik yapabiliriz. | Open Subtitles | مقارنة ببلادنا الفقيرة، التي يصعُب زرعها، ويصعُب الحياة بها. هنا، الأمر سهلاً. |
| O kurşunların gerçek hedefinin... şu iki kişi değil de, ben olduğunu bildiğimden... bu konuda konuşmak benim için çok zor. | Open Subtitles | الأمر ليس سهلاً علي، يا رفاق، بما أنني أعرف أني كنت المستهدف من عملية القتل، وليس هما. |
| Bu yüzden dinlemek bize kalmış ve bu kolay olmayabilir. | TED | إذن الأمر متروك لنا للاستماع، وهذا قد لا يكون سهلاً. |
| Bunu çok kolaymış gibi yapman gerçekten şaşırtıcı. | Open Subtitles | إنّه لأمرٌ مذهلٌ أنّك تجعل الأمر يبدو سهلاً.. |
| Çünkü şehrin diğer tarafında otururken bile odama bu kadar kolayca dalabiliyorsanız, bir de burada yaşadığımı düşünsenize. | Open Subtitles | إذا كان هذا سهلاً عليكم أن تدخلوا غرفتي بآخر المدينة فتخيلوا كم سيكون سهلاً إذا عشت هنا حقاً |
| Ama senin dans geçmişinle, çocuk oyuncağı olacak. | Open Subtitles | لكن بخلفيتك في الرقص سيكون هذا سهلاً للغاية. |
| Ben bir düşüneyim. Bu basit bir soru değil. | Open Subtitles | دعنى أفكر، دعنى أفكر، إنه ليس سؤالاً سهلاً |
| -Ve cevap aslında çok basit. | Open Subtitles | هذا طبيعي جداً لكن الجواب كان سهلاً جداً |
| Pekala, beyler. Bu son soru basit değil. | Open Subtitles | حسناً، أيها السادة هذا السؤال الأخير لن يكون سهلاً |
| Ödevini yapmış olanlara basit gelir. | Open Subtitles | إذا كنتم قد انتهيتم من القراءة المقررة فسيكون هذا سهلاً |
| Geçen gün ruhsat için başvurduk. Bundan daha basit olamaz. | Open Subtitles | سوف أهتم بهم كما أفعل مع بن لن يكون ذلك سهلاً |
| Bunu söylemek çok zor, ama kariyerim için en iyisini yapmalıyım. | Open Subtitles | هذا ليس سهلاً علي أبداً لكن علي فعل ما يصب في مصلحتي و مصلحة مسيرتي |
| Pekâlâ, senin burada çalışmanın benim için ne kadar zor olduğunu itiraf edecektim. | Open Subtitles | كنت أعترف بصعوبة, بأنك تعملين هنا سيصبح سهلاً مع مرور الوقت. |
| kolay olmayacağını biliyorum, ama zor olan daha değerlidir demiştin. | Open Subtitles | أعرف بانه لن يصبح سهلاً ولكنك قلتي بأن أي شي تريد عمله سيكون صعب |
| Daha erken gelemezdim, çünkü kaçıp gelmek öyle kolay değil. | Open Subtitles | لم أستطيع الوصول إليك مبكراً لأن الهروب لم يكن سهلاً |
| kolay değil. Ben kolaymış gibi gösteriyorum. - İçinize çekmeyin. | Open Subtitles | هذا ليس سهلاً ،بالطبع أنا أجعل ذلك يبدو سهلاً |
| Evden eve girerek kurbanlarıma kolayca ulaşabiliyorum. | Open Subtitles | اتجول من بيت لبيت مما يمنحني ولوجاً سهلاً لضحيتي |
| Benim hayalim bazı adam çocuk oyuncağı olmalı Yani, bile elektrikli el aletleri ile. | Open Subtitles | إذاً شاب من حلمي يجب أن يكون سهلاً جداً حتى مع أدوات القوى |
| Çevrelerini kuşattın mı gerisi kolaydır. | Open Subtitles | كل ما علينا أن نفعله هو أن نطوقهن، وبعدها يصبح الأمر سهلاً |
| Hadi bakalım... Bu çok kolay olacak. Yalnızca, kalbinle cevaplamalısın. | Open Subtitles | لنرى، سيكون ذلك سهلاً ليس عليك سوى أن تجيب بقلبك |
| Çıkış yolu çok basitti. Size bir lazanya bıraktım. | Open Subtitles | طريق الخروج كان سهلاً لقد تركت لكم لازانيا |
| Mankenlik çok çalışma gerektirir. Yani ben basitmiş gibi gösteriyorum. | Open Subtitles | عرض الازياء عمل صعب جداً، اعني انني ادعه يبدو سهلاً |
| Beni onlar buraya gönderdi. Neden bu işi onlar için kolaylaştırayım? | Open Subtitles | ، أرسلونى إلى هنا .أعتقد اننى السبب لأجعل هذا سهلاً لهم |
| Bu oldukça önemli, çünkü ondan önce 15 yıl araştırma yapmıştım. Yani birikimlerim vardı, bu sebeple kolaydı. | TED | وهو أمر مهم نوعاً ما لأني كنت قد راكمت 15 سنة من الأبحاث قبلها، مما جعل الأمر سهلاً. |