| Tyre ve Ronon'ın Sarif Sur denen bir gezegende saklandığı haberini almış. | Open Subtitles | انه سمع ان تيري و رونين محتجزين في كوكب اسمه سريف سور |
| Big Sur'deki alan deneylerimizden biri bu. | TED | هذا أحد أكبر مجالات اختباراتنا في بيغ سور. |
| Ona Büyük duvar 'ın | Open Subtitles | لقد قلت لها ان سور الصين العظيم ليس الشئ الضحم الوحيد.. |
| Ona Büyük duvar 'ın | Open Subtitles | لقد قلت لها ان سور الصين العظيم ليس الشئ الضحم الوحيد.. |
| Ve ben gizlice arkadan çıktım. Orda bir hendek, bir çit ve ineklerle dolu bir alan vardı. | TED | وكنت انا اسير خلفه .. وكان هناك مثل سهل .. محاط به سور .. وفي داخله جمع من الابقار |
| Tam buradada şehir Duvarı var Boydan boya silahlı adamlarımızla. | Open Subtitles | هنا بالضبط سور المدينة و بنادقكم مزروعة على طواله |
| Çin Seddi'ni gördüm, yemeklerinden yedim, yerel halktan birisiyle bir çocuk yaptım. | Open Subtitles | شاهدت سور الصين العظيم وتناولت الطعام فيه وأنجبت طفلاً من فتاة صينية |
| Şimdi ne düşündüğünüzü biliyorum " Big Sur'de buzul yok." | TED | أعلم أنكم تتساءلون: "لا يوجد أنهر جليدية في بيغ سور." |
| Bu Margaritaville'i geri vermek istiyorum ve Sur la Table'daki adam bunu finanse eden şirketin sizinki olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أريد أن أعيد آله المارغريتا هذه, لأن العامل في متجر "سور لا تابل" قال بأن شركتكم من قام بتمويلها. |
| Big Sur'de, bir arkadaşının evinde, bir kitap üzerinde çalışıyormuş. | Open Subtitles | لقد كان في كوخ صديق له في "بيغ سور" لتأليف كتاب |
| Big Sur Kaliforniya, ABD | Open Subtitles | بيج سور كاليفورنيا - الولايات المتحدة الأمريكية |
| Sarif Sur'u hatırlıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | انت تتذكر سريف سور , اليس كذلك؟ |
| Bunu görüp de bir duvar olduğunu anlamayacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | لقد ظننت أنك أنت الوحيد من بين كل الناس الذي سوف يتعرف على سور عندما يرى واحداً |
| Bulaşıcı hastalığı öğrenince, kentin etrafına duvar örmüşler. | Open Subtitles | عندما سمعوا بأمر الوباء ، قاموا ببناء سور حول المدينة |
| RT: Bir sonraki buluşum, ben bir elektrikli çit yapmak istiyorum. | TED | ريتشارد: إختراعي القادم هو، أريد أن أصنع سور مكهرب. كريس: سور مكهرب؟ |
| Bu çit şöyle dönecek ve kapıya kadar uzanacak. | Open Subtitles | سيقام سور حول هذه المنطقة. سيبدأ من هناك وينتهي عند البوابة. |
| O da burada işte. Bu arka Duvarı yaptırdık bahçenin dün. | Open Subtitles | هو أيضاً هنا لقد بنينا سور الحديقة الخلفى البارحة |
| ÇİN SEDDİ, İNSANLIĞIN EN DAYANIKLI HARİKALARINDAN BİRİ OLARAK YÜZYILLARCA AYAKTA KALDI. | Open Subtitles | اعتبرَ سور الصين العظيم لقرونٍ كأحد عجائب الدنيا رسوخاً من صنع البشر |
| çitin üzerinden tırmanarak ücretsiz plajdan gelen aç genç insanlar. | Open Subtitles | الشباب الجياع الذين عبروا سور الشاطئ المجانى |
| Doğu Almanya, Berlin duvarının bir eşek şakası olduğunu iddia etti. | Open Subtitles | الالمان الشرقيين اليوم يدعون ان سور برلين هو مُزحة اخوية |
| Duyarga temaslarını, sanki bahçe çiti kenarında ayaküstü yapılan bir sohbetmiş gibi düşünebilirsiniz. | Open Subtitles | قرون الأستشعار تعمل كحديث حذر حول سور الحديقة |
| Atomik parçacıklardan oluşan bulutlar uzay boşluğunda uçuşup, bir çitmiş gibi görünürler, ve ona gerçeklik diyebilir misin? | Open Subtitles | سحابة من الجسيمات النووية تطير عبر فضاء فارغ تتظاهر أنها سور وتسمي هذا واقع ؟ |
| Bugün izleyeceğiniz kişi tek başına bir vuruşla bir treni yerinden hareket ettirebilen, tek bir yumruğu ile Çin duvarını yerle bir eden, ... | Open Subtitles | ...الشخص الذى يتنافس اليوم يستطيع تحريك قطار بيده بضربة واحدة , يستطيع أن يثقب سور الصين العظيم |
| Ve burada ne kapı ne de parmaklık var? | Open Subtitles | وليس هنالك بوابة أو سور أو ما شابه؟ |
| Tarihin en şanlı ve en güçlü surlarını aşabileceklerini zannediyorlar. | Open Subtitles | إنهم يستطيعون أنهم يقدرون على عبور أكبر وأقوى سور فى التاريخ.. |
| Veranda parmaklığın. | Open Subtitles | من سور الشرفة |
| Bir de dikenli tel ve kule bekçisi ayarladık mı tamamdır. | Open Subtitles | كل ما أحتاج إليه هو سور من الأسلاك الشائكة وحُراس أبراج |