| Şey, peki ya politikacı olmasaydınız da insanlara iyi şeyler yapmaya çalışsaydınız? | Open Subtitles | ماذا لو لم تكن سياسياً يعمل لصالح الشعب؟ |
| Hep iyi bir politikacı olacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | لطالما ظننتُ أنَ لديكَ الموهبَة لتكون سياسياً رائِعاً |
| Diğer bir deyişle, politik olarak haklı olabiliriz ama duygusal olarak yanlış. | TED | بكلمات أخرى، بإمكاننا أن نكون على حق سياسياً لكن على خطأ عاطفياً. |
| Sizin gibi politika adına unutmanın daha uygun olduğunu düşünenlerle ilgili. | Open Subtitles | وبتذكيركم أنتم الذين وجدتم مأزقاً سياسياً لنسياننا |
| Evet, kanalı değiştir. Kendimi siyasal olarak doğru görürüm. | Open Subtitles | نعم ، غير الإذاعة ، فأنا أعتبر نفسي مستقيم سياسياً |
| İlk kocam bir politikacıydı. Her hareketimden utanırdı. | Open Subtitles | زوجي الأول كان سياسياً كان يخجل من كل حركة أقوم بها |
| Böyle bir sistem işlevsel olarak sert, Politik açıdan kapalı ve ahlaken gayrimeşrudur. | TED | نظام كهذا هو نظام جامد وظيفياً، ومنغلق سياسياً وأخلاقياً غير شرعي. |
| politikacı olmak isteyen sahtekarlara yardım eden biri. | Open Subtitles | هو واحد من المحتالين يحاول أن يكون سياسياً. |
| Shaw'un alayından üç kişiyle, iki politikacı rakibiyle ve ordudan atılmış bir yaveriyle konuştum ve hiçbiri kötü bir söz söylemedi. | Open Subtitles | أنا قمت بمقابلة ثلاثة رجال من فوج شو اثنين من المعارضين سياسياً ومساعد الذي تم تسريحه من الخدمة |
| Ben politikacı değilim. | Open Subtitles | لستُ سياسياً , لكن , لربما بأمكاني المساعدة |
| Konuşmana bakılırsa çok yakında bir politikacı olabilirsin. | Open Subtitles | بالطريقة التي تتحدث بها, قد تتمكن من أن تصبح سياسياً عما قريب. |
| Yeni seçim olursa başka politikacı bulacağız. | Open Subtitles | لو كان هنالك أيّة انتخابات قريبة.. سنجد لنا رجلاً سياسياً |
| Ben bir politikacı değilim, bir hukukçu da değilim. Edecek zekice laflarım yok. | Open Subtitles | لست سياسياً أو محامياً وليس لديّ كلمات ذكية |
| Suya petrol sızıntısına gelince politik olarak çok harekete geçmiş oluyorlar. | TED | إذا الشيء الجيد في تسرب النفط إنه أمر مثير سياسياً |
| İlerleyen birlikler politik olarak masumdu. | Open Subtitles | فى هذا الشأن كانت القوات المتقدمة بريئة سياسياً على الأقل |
| Bilirsin, tüm politik olarak doğru, kendince-haklı boktan şeyler. | Open Subtitles | كل ذلك صحيح سياسياً, قوامة النفس, و كل ذلك الهراء. |
| politika yapmak ile dürüstlük arasındaki doğru yeri bulabilmek için bir vuruş yedin. | Open Subtitles | لديك موهبة في أن تجد بقعة ناعمة بين المصداقية وما يفيد سياسياً |
| Her şey politika... hep failin hakları üzerine bizim sistemimiz, suçluların haklıları savunulur, kurbanların ocağına incir ağacı dikilir. | Open Subtitles | الشيء الناجح سياسياً كل شيء يتعلق حول حقوق المنحرفين المنحرفين يتمكنون من الضحايا ويدمروهم |
| siyasal karışıklıklar ve cevapsız sorular. | Open Subtitles | فوضى محرجة سياسياً وبعض الأسئلة المُعلقة |
| Japonlar babasını öldürene kadar itibarlı bir politikacıydı. | Open Subtitles | لقد كان أبوها سياسياً محترماً حتى نفوه "اليابانيين". |
| Sizinle her zaman aynı şekilde düşünmedik. Politik açıdan çatıştık. | Open Subtitles | أعلم باننا لا نتفّق دائماً، لقد اختلفنا سياسياً |
| Ben siyasetçi değilim. Köşelerde anlaşma yapmam. | Open Subtitles | أنا لست سياسياً لأقوم بصفقات من وراء ظهور الناس |
| Uzun süreli barış sadece politikayla sağlanamaz. | Open Subtitles | "السلام الدائم لا يمكن أن يكون سياسياً ببساطة" |
| Ofisime gelip, benden gereksiz şeyler için siyasî iyilikler isteme. | Open Subtitles | لا تأتي لمكتبي لتطلبي معروفاً سياسياً إعتماداً على لا شيء |
| Ertesi sabah, bir politikacıyla röportaj yaptım, gerçek bir çukulata suratlıyla. | Open Subtitles | الصباح التالي , قابلت سياسياً بوجه شوكلاتي اصيل |
| Eğer buna inanırsak öğretme her zaman siyasi bir eylem olacaktır. | TED | إذا كنا نعتقد ذلك، عندها سيكون التدريس دائماً عملاً سياسياً. |