| O da daha yakın olan kuzeydoğu kapısına gidecek. | Open Subtitles | سيهرع الناس نحو مخرجين، وهو سيتجه نحو الأقرب له الذي على الشمال الشرقي سأقفز عليه في الحشد |
| Bineceğim bot kuzeye gidecek. | Open Subtitles | القارب الذي سأركبه سيتجه شمالًا، |
| Bu yalanların sonu nerede? | Open Subtitles | " أين سيتجه ؟ " |
| Bu yalanların sonu nerede? | Open Subtitles | " أين سيتجه ؟ " |
| Eğer kıçını kurtarmak için bir avukat satın aldığını düşünürse her şey çöpe gider, ki ne kadar satın alsanda. | Open Subtitles | الأمر برمته سيتجه ناحية الأسوأ. أذا فكرت بأنك جلبت محام لحمايتك من العقوبات القانونية، حتى لو كنت فعلت بطريقة ما. |
| Şimdi "Klasikler" bölümünde ama biz gider gitmez, porno bölümüne geçecek. | Open Subtitles | هل ترى ذلك الرجل؟ هو الان في قسم الافلام الكلاسيكيه لكن حالما نرحل سيتجه مباشرة إلى قسم الافلام الأباحيه. |
| Oh, bana artık söyleme, Çünkü bunun nereye gittiğini biliyorum. | Open Subtitles | لا تخبريني أكثر من هذا لأنّي أعرف أين سيتجه الأمر. |
| Sam, kamyonuyla onu bekliyor olacak. Batıya yöneleceğini ve listenin onda olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | (سام), أنت و شاحنتك ستكونون بإنتظاره نحن نعلم أنه سيتجه غرباً |
| kalbin TV yıldızı olmak için Vegas gidecek. | Open Subtitles | "والدكم سيتجه صَوْب "فيغاس كى يصبح نجماً تليفزيونياً |
| Ekibim gidecek Odası İletişim | Open Subtitles | فريقي سيتجه لغرفة الإتصال |
| Ondan sonra nereye gidecek? | Open Subtitles | وأين سيتجه بعد ذلك؟ |
| Kral Horik ile birlikte tekrar Batı'ya gidecek. | Open Subtitles | سيتجه غربًا مجددًا مع الملك (هوريك). |
| Bu yalanların sonu nerede? | Open Subtitles | " أين سيتجه ؟ " |
| Bu yalanların sonu nerede?" | Open Subtitles | " أين سيتجه ؟ " |
| İstatistiklere göre en büyük şehre gider. | Open Subtitles | وفقاً للإحصائيات سيتجه شمالاً إلى أقرب مدينة كبيرة |
| Crane arşive gider, kitaplara dalıp Gargoyle'lar hakkında her şeyi öğrenirdi. | Open Subtitles | كرين كان سيتجه للأرشيف كان سيقوم بسحب كومة كبيرة من الكتب وسيتعلم كل شيء بأستطاعته عن الجريغولز |
| Füzenin nereye gittiğini söyle engellememe yardım et daha sonra Başkan'la konuşacağını garanti edeyim. | Open Subtitles | أخبرني أين سيتجه هذا الصاروخ وساعدني في إيقافه, ثم أضمن لك أنك ستتحدث مع الرئيس |
| İşin kötüye gittiğini sezdiğim anda kafana kurşunu yiyeceksin. | Open Subtitles | في الثانية التي سأشعر بها أن هذا الأمر سيتجه للأسوأ سأضع رصاصة في رأسك |
| Bauer'in çatıya yöneleceğini düşünmen onunsa yönelmemesi gibi mi? | Open Subtitles | مثل إعتقادكِ أنّ (باور) سيتجه إلى السطح... في حين أنّه لم يفعل؟ |