| İstemene gerek yok ki,poponu çıkar. Kelimelere gerek yok. İşareti anlar. | Open Subtitles | فقط ميلي إليها، دون أي كلمات سيتفهم الإشارة |
| O anlar. Sana da âşığım. | Open Subtitles | سيتفهم ذلك، فأنا واقعة في غرامك كذلك |
| Babanız anlayacak. - Ve biliyorum ki sizinle gurur duyar. | Open Subtitles | سيتفهم أبوك الأمر , و أنا واثق أنه سيكون فخوراً |
| Bak bir kaç gün zihnini dinlendir. Herkesin bunu anlayacağından eminim. | Open Subtitles | اسمع، خذ بضعة أيام، صفّي تفكيرك أنا متأكد بأن الجميع سيتفهم |
| Tanrı'nın onu anlayacağını söyledim. Pişman olduğu sürece affedileceğini söyledim. | Open Subtitles | اخبرته بأن الرب سيتفهم, وسيكون غفوراً |
| Paris'teki Rick olsaydı, anlatırdım. O, beni anlardı. | Open Subtitles | ريك الذي عرفته في باريس كان سيتفهم الأمر. |
| Seni bulmam-- ...anlayabilecek tek kişinin sen olduğu söylendi bana. | Open Subtitles | قيل لي ان علي ايجادك وانك الوحيد الذي سيتفهم من اخبرك؟ |
| Eminim ki Ateş Lordu, ona ihanet nedenini öğrenince anlayış gösterecektir. | Open Subtitles | أنا متأكد أن سيد النار سيتفهم عندما تشرح له سبب خيانتك |
| Louis birazcık geç kalmanı anlayışla karşılayacaktır. | Open Subtitles | أن متأكدة بأن لويس سيتفهم لو تأخرتِ قليلاً |
| Eminim Michael da Martin ile eskiye dayanan bir ilişkimiz olduğunu anlar ve bunu kişisel olarak almaz. | Open Subtitles | وأنا واثقة من أن "مايكل" سيتفهم أن لديّ تعاملاً سابقاً مع "مارتن" ولن يأخذ الأمر على محمل شخصي. |
| - 80'lerdeyiz, insanlar bunu anlar. | Open Subtitles | -نحن فى عام 1981، سيتفهم الناس ذلك |
| Salmoneus'a ilgilenmediğimi söyle, o anlar. | Open Subtitles | أخبري (سالمونيوس) إني.. أوه.. لست راغب بهذا هو سيتفهم بالتأكيد |
| Fakat sanırım oğlu bunu anlayacak ve kin duygusu olmayacak veya ihmal edilmiş olmayacak. | TED | و لكني أعتقد بأن ابنه سيتفهم ذلك و لن يكون لديه أي شعور بالحسد أو الضغينة أو إحساس بالإهمال |
| Televizyonda iyi biri gibi görünüyor. anlayacak. | Open Subtitles | . يبدو شخصًا طيبًا على التلفاز . سيتفهم الأمر |
| Yapacak işlerim var. Beni anlayacak biri varsa... | Open Subtitles | لديّ بعض اشياء لأفعلها لقد فكرت بأن لو أن أيّ أحد سيتفهم |
| anlayacağından eminim. | Open Subtitles | لا تقلق بخصوص والدك أنا واثقة انه سيتفهم |
| Yapmak istememenin nedenini anlayacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | ولا أعتقد أنه سيتفهم غدم قيامك بالأمر |
| Paris'teki Rick olsaydı, anlatırdım. O, beni anlardı. | Open Subtitles | ريك الذي عرفته في باريس كان سيتفهم الأمر. |
| Bunu yapmak zorunda olduğumu anlayabilecek tek kişi sensin. | Open Subtitles | (كلوي)، أنت الشخص الوحيد الذي سيتفهم لماذا توجب عليّ فعلها |
| Bu durumda sanırım Tanrı anlayış gösterecektir. | Open Subtitles | أظّن أن الرّب سيتفهم,في هذه الحالة |
| Ama eğer ilişkinizde aşılması zor bir sorun varsa bu oyuna devam etmek istemezsen insanlar anlayışla karşılayacaktır. | Open Subtitles | لكن إذا كان هنالك عقبة لا يمكن التغلب عليها في علاقتكما الجميع سيتفهم ذلك |
| Ne o anlayabildi ne de ben. | Open Subtitles | " و هل سيتفهم الأمر أم سأتفهم الأمر " |
| Bunu anlayacağına biraz olsun inanmalısın. | Open Subtitles | و يجب أن يكون عندك أيمان إنه سيتفهم ذلك فى يوم من الأيام |
| Hiçbiri senin suçun değildi, eminim bay Slate bunu anlayacaktır. | Open Subtitles | لا شيء من هذا كان خطؤك السيد سليت سيتفهم |