| Bu kapıdan çıkacak ilk kişi... kurşun yağmuruyla karşılaşacak anlaşıldı mı? | Open Subtitles | أول شخص سيخرج من الباب سيصبح سلطة رصاص هل فهتم ؟ |
| Thorpe denen çocuk da 48 ay sonra ıslahevinden çıkacak. | Open Subtitles | وذلك الفتى ثورب سيخرج من سجن الاحداث خلال 48 شهرا |
| Emir verdiğimde başlayacaksınız. Son ayakta kalan o kapıdan çıkacak. | Open Subtitles | نفذ على قيادتي آخر رجل صامد سيخرج من ذلك الباب |
| O su tankından nasıl çıkacağını hiç merak ettiniz mi? | Open Subtitles | هل تساءلتم أيها القوم كيف كان الرجل سيخرج من الزنزانة المائية؟ |
| Bu kapılardan ne çıkarsa çıksın... birlikte çalışırsak sağ kalma şansımız artar. | Open Subtitles | مهما يكن الذي سيخرج من تلك البوابات، يمكننا أن ننجو منه إذا عملنا معاً |
| Acaba çıkan oldu mu? | Open Subtitles | أعني أنني أتساءل لو كان أحداً سيخرج من هنا |
| Bu demek oluyor ki o şey dışarıdayken biz çıkamayız. | Open Subtitles | مما يعني أنه لا أحد منا سيخرج من هنا بينما هذا الشيء بالخارج |
| Bak, bana sehir disina çikacagini söylememisti ama kitabinin siradaki bölümünü bitirdigini biliyorum ve o sayfalari patronuma göndermeden önce benim incelemem gerekiyor. | Open Subtitles | انظري, هو لم يخبرني انه كان سيخرج من المدينه ولكني اعلم انه انهى الفصل الثاني من كتابه ويجب علي ان اتحقق من الصفحات |
| Eğer şimdi gitmezseniz, hiçbirimiz buradan çıkamayacağız, gidin! | Open Subtitles | اذا لم تغادروا الآن لا أحد منا سيخرج من هنا, لذا أذهبوا |
| Ayrıca annemden istediğini aldığı an burdan çıkıp gidecek biliyorum. | Open Subtitles | و أخمن ، في الدقيقة التي يحصل فيها علي ما يريده من أمي سيخرج من هنا |
| Biliyorsun, beraber takılabilirsiniz, takım gibi çarpışın ama şöyle bir mesele var ki, bu adadan sadece bir kişi sağ çıkacak. | Open Subtitles | اتعلم يمكنكم ان تبقوا معاً و تقاتلوا كفريق لكن حقيقة الأمر, شخص واحد فقط سيخرج من هذه الجزيرة حياً |
| Bankadan dışarı, yanında palyaço kıyafeti giymiş bir kaç rehineyle çıkacak. | Open Subtitles | سيخرج من البنك مع القليل من الرهائن يرتدون كمهرجين |
| Birimiz buradan çıkacak. | Open Subtitles | التبني، يبدوا كأن أحداً منا سيخرج من هنا |
| Adam o kapıdan çıkacak ve bir İsveç saati dakikliğiyle... üç koca memeli fahişe arkasından çıkacaklar. | Open Subtitles | سيخرج من الباب في موعده بالضبط كساعة سويسرية لعينة وتظهر من وراء هذا الستار 3 ساقطات ذوات صدور كبيرة |
| Ona acıyorum, çünkü orada, kilitlendiği sandukadaki ininden ne zaman çıkacak, hiç bilemiyorum. | Open Subtitles | أشعر بالأسى عليه، لأني لا أستطيع تخيّل متى سيخرج من هذا... الصندوق المغلق |
| Biliyorsun, beraber takılabilirsiniz, takım gibi çarpışın ama şöyle bir mesele var ki, bu adadan sadece bir kişi sağ çıkacak. | Open Subtitles | اتعلم يمكنكم ان تبقوا معاً و تقاتلوا كفريق لكن حقيقة الأمر, شخص واحد فقط سيخرج من هذه الجزيرة حياً |
| Buradan sadece bir kişinin çıkacağını ikimiz de biliyoruz. | Open Subtitles | انت تعرف و انا اعرف ان شخص واحد فقط هو من سيخرج من هنا |
| Bu kapılardan ne çıkarsa çıksın... birlikte çalışırsak sağ kalma şansımız artar. | Open Subtitles | مهما يكن الذي سيخرج من تلك البوابات، يمكننا أن ننجو منه إذا عملنا معاً |
| Bu ofisten çıkan ilk iş gibi yapmalıyız bunu. | Open Subtitles | حسنا أول قرار سيخرج من هذا المكتب هو قانون حماية الشواذ |
| Eğer birbirimizin üstüne basarsak hiçbirimiz sağ çıkamayız. | Open Subtitles | اذا بدأنا ندوس على بعضنا البعض لا احد منا سيخرج من هذا على قيد الحياه |
| Bir gun hapisten çikacagini biliyordum ama o gunun bugun olacagmi sanmamistim | Open Subtitles | توقعت أنه سيخرج من السجن يوما ما لكن لم أفكر أن يكون اليوم |
| Beni serbest bırakmazsan hiçbirimiz sağ çıkamayacağız bu adadan. | Open Subtitles | لأنّه إذا لم تحررني من هذه القيود لا أحد منا سيخرج من هذه الجزيرة حيا |
| Yani çıkıp gidecek mi? | Open Subtitles | إذاً سيخرج من هنا ؟ |
| taburcu oluyormuş. - Bu gece bir parti veriyor. | Open Subtitles | أبترُنا المفضّل المضحك والمحبّ سيخرج من المستشفى |