| Saygızılık etmek istemem ama efendim çok daha kötü olabilirdi. | Open Subtitles | مع كامل إحترامي، سيدي كان يمكن أن يكون أسوأ بكثير |
| O zamandan beri efendim banka hiç iflas etmedi. | Open Subtitles | من ذلك الوقت .. سيدي كان الناس تفر من هذا البنك |
| Bakım işi Chien'e aitti. Onarımı yapması gerekirdi efendim. | Open Subtitles | تشين كان يتولى الصيانة و الإصلاح يا سيدي كان يجب عليه أن يصلحه يا سيدي |
| Kitaphaneden efendim! Kesin! | Open Subtitles | لقد كان بعيداً يا سيدي كان فوق مبنى المكتبة يا سيدي |
| efendim, sizin dolabınızda, aile resimleri gibi şahsi eşyalarınıza bakıyordu. | Open Subtitles | سيدي كان في خزانتك الخاصة ينظر الى أشيائك الشخصية صور العائلة |
| Bilmiyoruz, efendim. Çok kötü şeyler yaşadı. | Open Subtitles | لا أحد يعلم سيدي كان الأمر قاسيا جدا عليه |
| Evet efendim, posta kutusunda vardı. | Open Subtitles | نعم يا سيدي كان هناك رسالة لك في صندوق بريدك |
| Şöyle, efendim; ciğerlerinde su var ama cigerlerindeki damarlar, yıkıma uğramış, trombositlerle dolu ve bu da susuzluğun belirtisidir. | Open Subtitles | حسناً، سيدي كان هناك ماء في رئتيه لكن الوريد الرئوي ممتلئ بصفائح دم محطمه |
| Şöyle, efendim; ciğerlerinde su var ama cigerlerindeki damarlar, yıkıma uğramış, trombositlerle dolu ve bu da susuzluğun belirtisidir. | Open Subtitles | حسنا، سيدي كان هناك ماء في رئتيه لكن الوريد الرئوي ممتلئ بصفائح دمّ محطمه. |
| Üzerine kendimizden bir şeyler katmak niyetindeydim, efendim. | Open Subtitles | لكن سيدي كان لدي نيّة بأن نضع رونقنا بها |
| Üzgünüm, efendim. | Open Subtitles | آسف يا سيدي كان عمك ليفضّل بقائك في نطاق الملكية |
| Teşekkür ederim efendim. Her şey düşünülmüştü. | Open Subtitles | شكرا سيدي,كان كل شيئ علي أكمل وجه |
| Ve tüm saygımla, efendim, o siz de olabilirdiniz. | Open Subtitles | ومع كل الاحترام, سيدي, كان ليكون أنت. |
| Evet, efendim. Keske gelirken sosis getirseydik. | Open Subtitles | نعم سيدي كان يجب أن نحضر نقانق |
| Hiçbir şey efendim, bu uzun zaman önceymiş. | Open Subtitles | لا شيئ سيدي كان هذا منذ زمن بعيد |
| efendim, Tom Lennox benimle görüşmede olmalıydı, ve şimdi ne onu bulabiliyorum, ne de telefonuna ulaşabiliyorum. | Open Subtitles | سيدي, كان يُفترض أن يكون "توم لينوكس" بالمكالمة معي ولم أستطع إيجاده أو الوصول إليه علي الهاتف |
| efendim, bir saat önce vardiya değişimi gerçekleşti. | Open Subtitles | سيدي كان المسؤول هنا قبل نصف ساعه |
| Tam aksine, efendim. Şikâyet etmekte haklıydınız. | Open Subtitles | على العكس , سيدي كان لك الحق ان تشتكي |
| efendim, orada olmalıydınız. | Open Subtitles | سيدي, كان يجب عليك التواجد وقتها. |
| Saygısızlık etmek istemem efendim ama daha kötü de olabilirdi. | Open Subtitles | -مع فائق احترامي، سيدي كان سيحدث ما هو أسوا |