| Grupla karşılaşırsanız, geçmenize izin verirler. | Open Subtitles | إذا ذهبتم إلى القوات ، سيسمحون لكم بالعبور |
| Hey, Hutchinson eve yazmama izin verirler mi sence? | Open Subtitles | هاي هاتشنسون هل تعتقد أنهم سيسمحون لي بكتابة رسائل للمنزل؟ إذا كان الامر مهما؟ |
| Bu şekilde yabancı girişimcilere izin verirler mi sanıyorsun ? | Open Subtitles | تعتقد بأنهم سيسمحون للمنافسين الأجانب بافتتاح مثل ذلك؟ |
| Seni yakışıklı şeytan! Bir gün bizim evlenmemize izin verecekler. | Open Subtitles | ،أنت وسيم يا لعين يوماً ما سيسمحون لي بالزواج منك |
| İstediğin zaman kullanmana izin vereceklerini mi zannediyorsun? | Open Subtitles | أتعتقد انهم سيسمحون لك بقيادة طائرة لو سبق دخولك السجن ؟ |
| İyi de, bize bilgisayarları kullanma izni vereceklerini sanmıyorum | Open Subtitles | أجل، حسناً، لا أعتقد أنّهم سيسمحون لنا بإستخدام الحاسوب. |
| Genelde hak sahipleri bloklamak yerine kopyanın yayınlanmasına izin veriyorlar. | TED | حسناً، معظم أصحاب الحقوق، عوضاً عن الحجب، سيسمحون للنسخة بأن تُنشر. |
| Discman'imi içen sokmama izin verirler mi acaba? | Open Subtitles | أتعتقد بأنهم سيسمحون لعمتي بإحضار مشغل الاسطوانات المدمجة خاصتي؟ |
| Babasının cenaze törenine gitmesine izin verirler mi dersiniz? | Open Subtitles | هل تعتقد أنهم سيسمحون له برؤية جنازة أبيه ؟ |
| NSA, Zoe'yi bulsaydı, sence bende kalmalarına izin verirler miydi? | Open Subtitles | لو ان ان اس اي عرفوا بخصوص زوي هل تعتقد انهم سيسمحون لي بالاحتفاظ بها ؟ |
| Eminim ikimizin beraber çalışmasına izin verirler. | Open Subtitles | أراهن أنهم سيسمحون لنا بالعمل مؤقتاً معاً. |
| Dex'in verdiği hizmeti bilseler, her yerde ona izin verirler. | Open Subtitles | اذا فقط قد علموا نوع الخدمات التى يقوم بها ديكس كانوا سيسمحون له بالتواجد فى أى مكان وفى كل مكان |
| Sizce işimiz bitince bu elbisenin bende kalmasına izin verirler mi? | Open Subtitles | أتعتقدون بأنهم سيسمحون لي بأن أحتفظ بهذا اللبس عندما أنتهي من هنا ؟ |
| Annem hapse girerse, babamım cenazesine katılmasına izin verirler mi? | Open Subtitles | إذا كانت والدتي ستُسجن هل سيسمحون لها بالذهاب إلى جنازة والدي ؟ |
| Hayatta kalan aile üyesiyle bağlantı kurmayı deneyeceğiz, bakalım izin verecekler mi? | Open Subtitles | طيب، سوف نحاول التواصل مع أسرته لنرَ إن كانوا سيسمحون بأي شيء |
| Konuşuyordun, ama düşüncelerini söylemene ne zaman izin verecekler? Bu sen değilsin. | Open Subtitles | أنت كنت تتكلم لاكن متى سيسمحون لك تعبر عن رأيك |
| Artık devlet yardım etmeyecek ama posta ile siparişler vermemize ve malzeme için kasabaya gitmemize izin verecekler. | Open Subtitles | الحكومة لن تساعدنا لكنهم سيسمحون لنا بالشراء عبر البريد و للذهاب للخارج إلى البلدة لشراء التجهيزات |
| Nereyi istersen izin vereceklerini düşünüyorum. | Open Subtitles | أنا أظن أنهم سيسمحون لك بأن تعيش في أي مكان ترغبه |
| Günbatımına doğru sürmemize izin vereceklerini sanıyorsan, yanılıyorsun. | Open Subtitles | أنت تحلمين إذا تعتقدي أنهم سيسمحون لنا بالحياة حتى نبلغ الشيخوخة |
| Her bir tarafa tanık çağırma izni verecekler ve her bir ifadeye hususi bir yer. | Open Subtitles | سيسمحون لكلا الجانبين بدعوةالشهود... ويكون كل منهما على علم بالشهادة الأخرى |
| O kadar iyi davranmıyorlarmış gibi bir de ders vermesine izin veriyorlar. | Open Subtitles | لا اصدق انهم سيسمحون لها بتدريس صف وكأنها لا تتلقى معاملة خاصة بما يكفي |