| Onu rahat bırakın, yoksa kızacak. Onu iyi tanırım, çok çabuk öfkelenir. | Open Subtitles | لا تمزح معه, سيغضب انا اعرفه, انه يغضب بسرعه |
| O'nunla tanışmadan gidersen, çok kızacak sana... ve nereye gidersen git peşinden gelecek | Open Subtitles | إذا غادرتي بدون أن تقابليه ، سيغضب كثيراً وسيتبعك أينما ذهبتِ |
| Hemen evde olmazsam, babam kızar ve hemen polisi arar. | Open Subtitles | إذا لم أذهب لمنزلي اليوم، والدي سيغضب وربما يتصل بالشرطة |
| - Eğer gitmek istediğimi söylersem çok kızar. - Söylemeni kim istedi? | Open Subtitles | سيغضب اذا طلبت منه الذهاب من قال انك يجب ان تطلب؟ |
| Babam olsa bana çok kızardı. | Open Subtitles | اذا لم تكون موجود ابي كان سيغضب مما فعلته |
| Ama uslu durmak zorundasın yoksa sinirlenir ve ikimizi de manastırdan atar. | Open Subtitles | ولكن عليك أن تبقي هادئة، وإلا سيغضب ويرمي بنا خارجاً نحن الاثنتين |
| Athena erkeklerin Odysseus'un evini istilasına devam edilmesini istiyordu böylece sinirlenecek ve onları öldürecekti. | Open Subtitles | أثينا يريد مقدمي الطلب ليتركوا غزو منزل أوديسيوس لأنه سيغضب بما يكفي لقتلهم |
| Fransa'ya kadar gitmesi gerektiğini görünce çok kızacak. | Open Subtitles | عندما يرى أنه ذاهب الى فرنسا سيغضب كثيراً |
| Buraya geldiğimi öğrendiğinde çok kızacak fakat başka ne yapacağımı bilemedim. | Open Subtitles | سيغضب جداً عندما يكتشف إني جئت إلى هنا ولكني لا أعرف ما افعل |
| İnan bana, hâlâ bir planın olmadığını öğrenince arkadaşların çok fena kızacak sana. | Open Subtitles | صدّقني، سيغضب قومك كثيراً عندما يدركون أنّك لا تزال دون مخطّط |
| Öğrenecek ve eğer senden öğrenmezse çok kızacak. | Open Subtitles | , سوف يعرف هذا , و لو لم يعرف منك سيغضب حقاً |
| - Eğer gitmek istediğimi söylersem çok kızar. - Söylemeni kim istedi? | Open Subtitles | سيغضب اذا طلبت منه الذهاب من قال انك يجب ان تطلب؟ |
| Evden ayrıldığımı bilse Phillip çok kızar ama sana bir şey göstermek zorundayım. | Open Subtitles | "فيليب" سيغضب جداً أذا علم أننى غادرت لكن , يجب ان أريك شئ |
| Babam işi kaçırdığım için bana çok kızar sanmıştım. | Open Subtitles | لقد ظننت أن والدي سيغضب كثيراً لتغيّبي عن العمل |
| Lanet ettiğimi bilse bana çok kızardı. | Open Subtitles | لكان سيغضب لو علم أنني شتمت للتو |
| Yukarı çıksam bana sinirlenir mi sizce? | Open Subtitles | هل تعتقدين أنه سيغضب اذا صعدت الى الاعلى؟ |
| "Yoksa baban yine sinirlenecek... "ve sana kemerinin tokasını gösterecek, oğlum." | Open Subtitles | وإلا سيغضب والدك مجدّدًا ويضربك بإبزيم حزامه |
| Eğer ona durumu anlatırken böyle "poh" dersen kesinlikle kızacaktır. | Open Subtitles | بالتأكيد سيغضب إذا قلت حساء بهذه الطريقة |
| Babam yolumuzun üstüne park ettiğinizi görünce küplere binecek. | Open Subtitles | ابي سيغضب كثيرا عندما يراكما توقفان سيارتكما في موقف سيلرته |
| Şimdi bana kızgın değilse bile emlakçısını kovmasını söylediğimde kızgın olacak. | Open Subtitles | وإذا لم يعد غاضب مني سيغضب عندما أطلب منه أن يطرد وكيله العقاري |
| Bunu yakalamamız lazım yoksa delirecek! | Open Subtitles | الأفضل أن يمسك هذا الحيوان وإلا سيغضب كثيراً! |
| Bir şeyi değiştirmeyecek, ...ama bunun ne olduğunu bilmezsem kızabilir. | Open Subtitles | لن يقوم بتغيير أي شيء، لكنه سيغضب إن لم أعلم ما المكتوب. |
| Bizi kapıda tuttuğunu öğrendiği zaman Mic'in nasıl kızacağını biliyor musun? İşin bitti. | Open Subtitles | هل تعلم كم سيغضب ميك عندما يعلم انك ضايقتنا ؟ |
| Babam bana mı kızdı? | Open Subtitles | هل سيغضب أبى منى؟ |
| Bu bazı aileleri epey kızdırır, ne dersiniz? | Open Subtitles | هذا سيغضب مجموعات معينة من العائلات, ألا تعتقد ذلك؟ |
| Ve tabii bir de şüphesiz Declan Harp'ı kızdıracak. | Open Subtitles | ناهيك عن إنها سيغضب هذا بلا شك ديكلان هارب |
| Yakında diğer gardiyanlara öfkelenecek ve sonra yeni arkadaşlar aramaya başlayacak. | Open Subtitles | سيغضب الضباط الآخرين قريباً ومن ثم سيبحث عن أصدقاء |