| İyi değil, eğer ellerini kullanabilseydi bunu kendisi söylerdi. | Open Subtitles | انه ليس بخير. لو كان يستطيع استخدام يديه كان سيقول لك بنفسه. |
| İyi değil, eğer ellerini kullanabilseydi bunu kendisi söylerdi. | Open Subtitles | انه ليس بخير. لو كان يستطيع استخدام يديه كان سيقول لك بنفسه. |
| Benim kocam olan Jim bunun üstüne gitmeni söylerdi. - Hey. - Hey. | Open Subtitles | زوجي سيقول لك بأن تذهب لتحصل عليها هذا ممتع |
| İyi deneme. Ama her doktor bunun imkansız olduğunu söyleyecektir. | Open Subtitles | محاولة جيدة ، ولكن كل دكتور سيقول لك انه مستحيل |
| Şimdi birçok insan size mağara dalışının belki de en tehlikeli uğraşlardan biri olduğunu söyleyecektir. | TED | سيقول لك الكثيرون أن الغوص قي الكهوف أحد أكثر المساعي خطورة. |
| bilmeni isterim ki sana git kendini becer diyecek kişi benim | Open Subtitles | اُريدك أن تعرف أن الذي سيقول لك إذهب للجحيم هو أنا |
| Dünya sana diyecek ki "Önyargıyla ve bağnazlıkla nasıl konuşuruz?" | TED | سيقول لك العالم، "كيف يمكننا التحدث عن التحيز والتعصب الأعمى؟" |
| Onu çok iyi tanımıyor olabilirim ama bence o da aynı şeyi söylerdi. | Open Subtitles | ربما لم أعرفه جيدًا لكن أؤمن بأنه كان سيقول لك المثل |
| Sana cehenneme gitmeni söylerdi. | Open Subtitles | سيقول لك أن تذهب للجحيم |
| Sana cehenneme gitmeni söylerdi. | Open Subtitles | سيقول لك أن تذهب للجحيم |
| - Charlie'de aynı şeyi söylerdi. | Open Subtitles | تشارلي سيقول لك نفس الشيء |
| Benim arkadaşım olan Jim sakin takılmanı söylerdi. | Open Subtitles | لكن صديقي "جيم" سيقول لك أن تكن طبيعياً |
| Sana, seni sevdiğini söylerdi. | Open Subtitles | كان سيقول لك إنه يحبك |
| bunu duyamayacağınızı çünkü duymamanın nasıl bir şey olduğunu bilmediğinizi, gerçek sessizliğin ne olduğunu bilmediğinizi söyleyecektir. | TED | سيقول لك لا يمكنك أن تسمعها لأنك لا تعرف معنى أنك لا تسمعها، أنت تسمعها أصلًا؛ فأنت لا تعرف معنى السكون الحقيقي. |
| Birçok aktivist size kedere karşı en iyi çarenin aktivizm olduğunu söyleyecektir. | TED | سيقول لك الكثير من الناشطين إن أفضل ترياق للحزن هو النضال |
| Ama ona, devrim konusunda ne düşündüğünü sorarsanız devrim olmadığını ve her şeyin eskisi gibi olacağını söyleyecektir. | Open Subtitles | ولكن إذا سألته عن رأيه في الثورة، سيقول لك إنه لا توجد أية ثورة، وكل شيء سيعود كما كان يا لها من مصيبة كبيرة |
| Doktora göstermelisin, eminim bir şeyin yok diyecek. | Open Subtitles | عليك أن تذهب لطبيب و أضمن أنه سيقول لك أنه لا شئ |
| Eğer ihtiyaç olursa sana Kirli Harry, sen misin diyecek? | Open Subtitles | في حالة الحاجة إلى تشخيصه :سيقول لك أتحسب نفسك المحقق هاري؟ |
| Bir ya da iki gün içinde, Angad sana "seni seviyorum" diyecek. | Open Subtitles | انسي الأمر. أنغاد سيقول لك "أنا أحبك" خلال يوم أو يومين. |