| Bu durumda, zaman Terra için iki kat daha yavaş geçecek ve sonunda Stella daha yaşlı ikiz olacak. | TED | وفي هذه الحالة، سيمر الوقت أبطأ بمرتبن عند تيرا، جاعلاً ستيلا التوأم الأكبرفي النهاية. |
| Yıllar geçecek, şehirlerimiz yeniden ayağa kalkacak yaralarımız da bir gün sarılabilir. | Open Subtitles | الوقت سيمر. المدن و القرى سيعاد بنائها. جراحنا ستشفى. |
| Çünkü er ya da geç üzerinden demiryolu geçecek. | Open Subtitles | لأن عاجلاً أو آجلاً طريق السكك الحديدية سيمر بها |
| Annenin seni sürmesi için, seni feda etmesi için ne kadar geçer sence? | Open Subtitles | كم سيمر من الوقت حتى تعثر على سبب آخر لطردك أو التضحية بك؟ |
| Stella ışıktan uzaklaştığı için ışık ona yetişene kadar Terra için toplam 7 yıldan ve Stella için 4 yıldan fazla zaman geçecektir. | TED | ولأن ستيلا تسافر بعيداً عنه. سيدركها الضوء بمرور الوقت، أكثر من 7 سنوات سيمر على تيرا و 4 سنوات على ستيلا. |
| Bir Hıristiyan gelecek ve size işaret verecek. | Open Subtitles | سيمر شاب مسيحي يستحقّ أن تتطلع اليه عينا يهودية |
| Ama halka bu yarışın dünyanın büyük şehirlerinden geçeceğini söyledik. | Open Subtitles | لكنّنا أخبرنا الجمهور ان هذا السباق سيمر خلال اعظم مدن العالم |
| Düşünmemeye çalış. Göreceksin hepsi geçecek. | Open Subtitles | حاولى ألا تفكرى فى الأمر سوف ترين أنه سيمر |
| Sonra zaman geçecek ve ben aramayacağım. O da böylece durumu anlayacak. | Open Subtitles | ثم سيمر الوقت، ولن أتصل وهي ستفهم الفكرة |
| Hayır, ama geçecek... bu yüzden hastalar için bir yer bulmalıyız. | Open Subtitles | لا، لكنه سيمر لذا يجب أن نعثر على مكان يشفون فيه منه |
| İçin yanacak, eminim ama bu da geçecek, her şeyin geçtiği gibi. | Open Subtitles | الأمر سيكون مؤلماً ،لكنه سيمر شأن أي شيءٍ آخر |
| Zaman geçecek, insanlık ilerleyecek ve hikayeler solacak. | Open Subtitles | سيمر الوقت، و سيستمر الناس و ستخمد القصص |
| Elektromanyetik patlama. Tanrı'nın unuttuğu bu çölde günümüz nasıl geçecek bakalım. | Open Subtitles | فلنرَ كيف سيمر هذا اليوم في هذه الصحراء الموحشة |
| Öğle güneşi Taş'ın üstünden geçecek ve çatlağı kapatacak. | Open Subtitles | ضوء الظهيرة سيمر خلال الحجر و يصلح الصدع الذي بالحاجز. |
| Şimdi zor ama geçer. Her şey geçer. | Open Subtitles | الآن ، إنه يبدو غير محتمل و لكنه سيمر ، كل شئ يمر |
| Burada, şatodaki hayatı zor bulabilirsin ama eğer çeneni kapar ve bizim söylediklerimizi yaparsan zaman çabuk geçer. | Open Subtitles | قد تجد الحياة هنا في القلعة قاسية، لكن إن خرست ونفذت أوامري بالضبط، سيمر الوقت بسرعة |
| Hayır, sadece tut çocuk, bu geçecektir. | Open Subtitles | لا , فقط أمسكيها , ياطفلة , أنه سيمر |
| Ev sahibim saat 17:00'da teftişe gelecek. | Open Subtitles | سيمر ملك المبنى للتفتيش على الساعة الخامسة |
| Sonra 2000 WX 354 asteroit'inin nasıl 8 ay 12 gün içinde dünyanın yanından geçeceğini okudum. | Open Subtitles | وكيف أنه سيمر بجوار كوكب الأرض خلال ثماني أشهر و12 يوماً |
| Rebecca yeni bir s. k aramaya başlamadan önce çok uzun zaman geçmesi gerekicek. | Open Subtitles | سيمر وقت طويل جدا قبل ان تبحث ريبكا عن قضيب اخر |
| Çünkü bunlar uyduların üzerlerinden geçeceği anı kesin olarak biliyorlar. | Open Subtitles | لأن الناس في تلك المخيمات يعرفون على الأرجح بشكل أفضل منا في أي وقت بالضبط سيمر القمر الصناعي فوقهم |
| Zaman geçip gider kardeşim ama halk hikayeleri sonzuza dek kalır. | Open Subtitles | "سيمر الوقت يا اخى "ولكن الحضارة ستستمر الى ما وراء الوقت" |
| Dedektif bana bir şey açıklamak için birinin geleceğini söyledi. | Open Subtitles | المحقق قال ان احدا سيمر عليّ كي يشرح لي شيء ما. |
| Bay Hakman'in uğrayacağını söyle. | Open Subtitles | أخبرهم أن السّيد هاكمان سيمر بهمّ |