| Bir gün sana o piyanoyu aldığım için cidden mutlu olacaksın. | Open Subtitles | يوماً ما سَتصْبَحُ سعيد جداً أنني حصلت لك على ذاك البيانو |
| Geçen sefer kazanmamız gerekirdi, ama bu defa korkunç olacaksın, evlat. | Open Subtitles | آخر مَرّة نحن يجب ان رَبحَ , لكن هذا الوقتِ أنت سَتصْبَحُ مخيفَ، يا فتى. |
| Gül şimdi, aşağılık herif hayatının geri kalanında... birinin orospusu olacaksın. | Open Subtitles | إضحك الأن يا أبن العاهرة لكن على بقائك طول حياتك في السجن أنت سَتصْبَحُ كلباً لشخصاً ما |
| Bundan sonra... benim şahsi ayakçım olacaksın. | Open Subtitles | من الآنَ فَصَاعِدَاً، أنت سَتصْبَحُ خادمي الشخصي |
| Yani burada dışarda olacaksın, ve bende içerde yanlız olacam ? | Open Subtitles | لذا أنت سَتصْبَحُ خارج هنا، وأنا سَأكُونُ في هناك لوحده؟ |
| Alıştırma yaparak, kontrol altına alabiliyor olacaksın. | Open Subtitles | بالتدريب، سَتصْبَحُ قادرا على السَيْطَرَة على ذلك |
| Ve sonra... o anda... bunu yapabiliyor olacaksın. | Open Subtitles | وبعد ذلك وبمرور الوقت سَتصْبَحُ قادر على القيام بذلك |
| Eğer biri dinleyecekse, bu sen olacaksın, tamam mı? | Open Subtitles | إذا إستماع أي واحدِ، هي سَتصْبَحُ أنت، موافقة؟ |
| Bir dakika, bütün hafta sonu gemide mi olacaksın? | Open Subtitles | الإنتظار، أنت سَتصْبَحُ على الذي يَنطلقُ كُلّ عطلة نهاية إسبوع؟ |
| -Peki. Büyüyünce ne olacaksın ufaklık? | Open Subtitles | بأَنْك سَتصْبَحُ عندما تَكْبرُ، طفل؟ |
| -Çok iyi bir büyükanne olacaksın. | Open Subtitles | أوه، أنت سَتصْبَحُ الجدة الجيّدة جداً. |
| Bütün gece bu ruh hali içinde olacaksın, değil mi? | Open Subtitles | أوه، أنت سَتصْبَحُ مثل هذا طوال اللّيل، أليس كذلك؟ - McGinty؟ |
| Serserinin teki olacaksın, değil mi ? | Open Subtitles | أنت فقط سَتصْبَحُ شرير، أليس كذلك؟ |
| Adrian, iyi olacaksın. | Open Subtitles | أدريان، أنت سَتصْبَحُ لَطِيفَ. |
| Bir NBA yıldızının karısı olacaksın. | Open Subtitles | أنت سَتصْبَحُ زوجةَ نجمِ إن بي أي. |
| Doktorum sen mi olacaksın? | Open Subtitles | أَنا متأكّدُ هي فقط سَتصْبَحُ لَطِيفةَ. |
| Bu zor olmayacak çünkü nezarette olacaksın. | Open Subtitles | ذلك سَيصْبَحُ سهلَ، ' يَجْعلُك سَتصْبَحُ في a حصّة خليةِ. |
| İyi olacaksın, Quentin, söz veriyorum. | Open Subtitles | أنت سَتصْبَحُ لَطِيفَ، كوينتن، أَعِدُ. |
| Ama sen çok meşgul olacaksın. | Open Subtitles | لَكنَّك سَتصْبَحُ مشغولَ جداً. |
| O araba kullanırken sen de Sadie'nin gözleri olacaksın. | Open Subtitles | أنت سَتصْبَحُ عيونَ سادي كما تُوصلُنا. |
| Duşa girecek, kıyafetlerini değiştirecek. | Open Subtitles | هي سَتصْبَحُ في الدُش الذي يُغيّرُ ملابسَها. |