| Evet, ceset o yönde sürüklenmiş ama oradaki damlalar ne? | Open Subtitles | أجل, لقد سُحبت الجثة بهذا الإتجاه, لكن ما هذه النقاط الصغيرة هنا؟ |
| Görünüşe göre, uyluk kemiğini kaval kemiğinden çıkaracak şiddette sürüklenmiş. | Open Subtitles | يبدو أنّ الضحية قد سُحبت فعلا، بقوة كافية لحدوث خلع بين عظم الفخذ وعظم الساق. |
| Kanları emilmiş beş ceset var. | Open Subtitles | -خمسة جُسمانات بشــرية ، جميعهم سُحبت دمــائهم ؟ |
| Kanı emilmiş insanlar. | Open Subtitles | جُثمانات ، سُحبت منها دِمائُها. |
| Bildiğim tek şey şampiyonun knock-out olduğu. | Open Subtitles | الشيء الوحيد المختلف هو أن البطولة سُحبت منه |
| Bildiğim tek şey şampiyonun knock-out olduğu. | Open Subtitles | الشيء الوحيد المختلف هو أن البطولة سُحبت منه |
| Dinle, ...sana bunu söyleyemeden otobüsten dışarı sürüklendim ve özür dilerim. | Open Subtitles | .. سُحبت من الحافلة قبل أن أخبرك هذا, لكن أنا آسف |
| Maktul orada mı öldürülmüş yoksa oraya sürüklenmiş mi, biliyor musunuz? | Open Subtitles | {\pos(192,210)} أقُتلت الضحية في المكان أم سُحبت ناحية الجذع الأجوف؟ أتعرف؟ |
| Kurban merdivenlerden sürüklenmiş. | Open Subtitles | سُحبت الضحية نزولا على الدرج. |
| Maktul vahşice sürüklenmiş. | Open Subtitles | سُحبت الضحية بعنف. |
| - Kanı emilmiş beş ceset. | Open Subtitles | -خمسة جثمانات سُحبت دمائها . |
| - Buraya sürüklendim. | Open Subtitles | (دعنا نذهب، (شون - لقد سُحبت إلى هنا - |