| Adam öksürük için gitmiş, kalp yetmezliğinden ölmüş. | Open Subtitles | هذا الشاب كان يُعانى من سُعال ومات من خفقان بالقلب |
| - Hayır ardından nefes darlığına sebep olacak istemsiz öksürük gelecek. | Open Subtitles | يليه سُعال غير طوعي مما سيُسبب لك ضيق تنفس |
| Belirgin bir şekilde öksürük pastili kokusu aldım. | Open Subtitles | أنا أقراص سُعال كانت رائحتها بوضوح. |
| Sıradan bir öksürük, kendi kendine geçecek bir şey. | Open Subtitles | إنّه مجرد سُعال عادي، سيزول بنفسه. |
| Derin bronşiyal öksürük. | Open Subtitles | سُعال الشعب الهوائية العميق |
| - öksürük pastili. | Open Subtitles | - أقراص سُعال. |
Arabic 
English 
French 
Spanish 
German 
Portuguese 
Turkish 