| Genç, güzel bir kadın, nazik bir öğretmenle evlenir eski bir ev alırlar ve evi çocuklarla doldurmak isterler. | Open Subtitles | يرى هيئة محلفين امرأة شابة جميلة متزوجة من مدرس دمث. يشترون منزل قديم وحلم ملئه مع الأطفال. |
| Bilinen evrendeki en büyük suç kafası sende olsaydı... ve genç, güzel bir kızın iç organlarını parçalayıp çıkarsaydın... soluklanmak için nereye giderdin? | Open Subtitles | قل لى الحقيقة لو كنت انت أكبر عقل اجرامى معروف فى هذا العالم وقد مزقت للتو أحشاء فتاة شابة جميلة |
| Cannon Tiyatrosu'nun arkasındaki sokakta güzel,genç bir kadın. | Open Subtitles | وقالت امرأة شابة جميلة في الزقاق خلف المسرح كانون. |
| Umarım bunu söylememde bir sakınca yoktur, ama siz çok güzel genç bir hanımsınız. | Open Subtitles | آمل ألا تمانعي قولى هذا، لكنكِ شابة جميلة. |
| Biran önce serpilip güzel bir genç hanım olduğumu size göstermek istiyorum. | Open Subtitles | سأكبر و بسرعة و أريك كم اصبحت امرأة شابة جميلة يا سيدي |
| Ben de formunu koruyup ... düzenli beslenen güzel bir genç kadın görüyorum. | Open Subtitles | أنا أرى ... شابة جميلة والتي كانت تأكل بشكل جيد وتحافظ على رشاقتها |
| Benim böyle hoş bir sevgilim olsaydı, evden hiç ayrılmazdım, dostum. | Open Subtitles | إذا كان لدي سيدة شابة جميلة مثل هذه فأنا لن أغادر منزلي أبداً يا رجل |
| Büyük babam, "Eğer geceleri uyumak istiyorsan genç, güzel bir kadınla evlenme" derdi. | Open Subtitles | جَدّي قالَ، "إذا اردت النومِ في الليل... ... لاتُتزوّجْ إمرأة شابة جميلة ." |
| Tuvalette ölü bulunan genç güzel bir kız... | Open Subtitles | فتاة شابة جميلة ميتة على كرسي المرحاض |
| Sen genç güzel bir kızsın. | Open Subtitles | أنتِ شابة جميلة |
| Genç, güzel bir kızın kurban edilişine! | Open Subtitles | التضحية بفتاة شابة جميلة |
| Sonra Burma'dan döndüğümde onu güzel genç bir bayan olarak buldum. | Open Subtitles | ثم, عندما عدت من بورما وجدتها سيدة شابة جميلة |
| Bir zamanlar aşk için evlenmiş güzel, genç bir kız varmış. | Open Subtitles | كان فيما مضى كانت هناك فتاة شابة جميلة التي تزوجت عن حب. |
| Büyüyüp güzel bir genç olan kızımla tanıştım. | Open Subtitles | لتلبية ابنتي باعتباره كبروا، امرأة شابة جميلة. |
| Onu barda otururken bulduk Başka güzel bir genç kızla sohbet ederek. | Open Subtitles | وجدناه في الحانة يدردش مع شابة جميلة أخرى |
| Çok hoş bir genç hanım olmuşsun. | Open Subtitles | لقد ازدهرت في سيدة شابة جميلة. |