| Gördüğünüz gibi, genç ve sağlıklıyım. Ve atları iyi bilirim. Yazı yazmasını bilirim. | Open Subtitles | كما ترىِ ، أَنا شابُ في صحةِ جيدة أَعْرفُ فروسيةً أَكْتبُ خط جميل |
| Aileye alınmak için genç diyorduk. | Open Subtitles | نحن كُنّا نَقُولُ بأنّه شابُ لكي يُجْعَلَ. |
| genç olabilir ama dikkatli ve kurnaz biri. | Open Subtitles | هو شابُ لكنة طيب القلبَ جداً خداع |
| Her seferinde tek boynuzları görüyorum, onlar benim tek boynuzlarım. Tıpkı bu sabah ormanlıklarda olduğu gibi, böylece kendimi çok genç hissediyorum. | Open Subtitles | كُلّ مرة أَرى (وحيداتَ القرن)، ملكي، هو مثل ذلك الصباحِ في الغابة، وأَنا شابُ حقاً، بالرغم مِنْ حالي! |
| - Tanrım, o daha çok genç. | Open Subtitles | -أوه، يا إلهي، إنه لا يزال شابُ |
| Ne de genç. | Open Subtitles | انه شابُ جداً. همم |
| Çok genç olduğum için, öyle değil mi? | Open Subtitles | هو لأن أَنا شابُ جداً، حقّ؟ |
| O masum, genç bir delikanlı. | Open Subtitles | هو شابُ بريءُ. |