| Onu spor dışında ona sevinç veren yeni şeyler bulması için cesaretlendirdim. | TED | شجعتها على إيجاد ما يجلب لها السعادة، بعيداً عن الرياضة. |
| Geliştirdiği oyuncaklarla tek başına bir şeyler yapması konusunda onu cesaretlendirdim. | Open Subtitles | أتعلم أنني قد شجعتها بأن تأخذ الألعاب التي تصممها و أن تعمل لوحدها |
| Ben sadece vazgeçmesi için onu cesaretlendirdim. | Open Subtitles | أنا فقط... شجعتها للتخلي عنها. |
| Bayan Van'e göre kocasını öldürmeye birini bulması için... onu siz teşvik etmişsiniz. | Open Subtitles | السيدة فان بيورين، قالت أنك شجعتها على أن تجد شخصاً أخر يساعدها في قتل زوجها |
| Çalışmasına teşvik ettiğim için kimsenin ben suçlamadığına seviniyorum. | Open Subtitles | أنا سعيدة أن لا أحد يلومني لأني شجعتها على العمل |
| Ve sonra o arabayı kullanması için onu cesaretlendirdin. | Open Subtitles | بعدها شجعتها لاستخدام الشاحنة في الواقع؟ |
| Yani kanatlanıp uçması için cesaretlendirdin. | Open Subtitles | إذن أنت شجعتها على فرد جناحيها والتحليق بعيداً |
| Onu kuralları çiğnemesi için cesaretlendirdim. | Open Subtitles | مع (ميريام)، لقد شجعتها على أن تخالف القوانين... |
| Eleanor yönetime hazır hazır hissettiğinde, onu cesaretlendirdim böylece iki tarafında yönetebilecektim, birbirinden ve kraliyetten uzak. | Open Subtitles | وبمجرد أن أصبحت (إلينور) جاهزة لتتولى الأعمال، لقد شجعتها على إدارة النجاةلكلاالمكانين.. خارج الفحص للمكانين ... |
| - Evet. Orada çalışması için onu herhangi bir şekilde teşvik ettin mi? | Open Subtitles | هل شجعتها على العمل هناك بأي طريقة؟ |
| Başarılıydı, ben de siyasete atılmasını teşvik ettim. | Open Subtitles | كانت جيدة لذلك شجعتها لدخول السياسة |
| Onu yemek yemesi için teşvik ettiniz mi? | Open Subtitles | هل شجعتها على تناول الطعام؟ |
| Herhangi bir şekilde onu cesaretlendirdin mi? | Open Subtitles | هل شجعتها بأي طريقة ما على ذلك؟ |