| Eğer öyleyse ortaklığı bozmanın en iyi yolu aralarını açmak. | Open Subtitles | ان كانت تلك هي الحالة افضل طريقة لتفريق شراكة هي بايجاد خلاف بينهم |
| Bir şirket, medya ile bir reklam ortaklığı kuruyor. | Open Subtitles | وسائل الإعلام والشركات في شراكة تسويقية. |
| Sadece 90 mil ötede, dost bir hükümet ile ortaklığımız var. | Open Subtitles | على بعد 90 ميلاً فى شراكة مع حكومة صديقة |
| Evlilik eskiden size çocuklar, sosyal statü, ardıllık ve arkadaşlık bakımından hayat boyunca sürecek bir ortaklık sahibi olduğunuz ekonomik bir kurumdu. | TED | الزواج كان مؤسسة إقتصادية التي فيها يتم اعطاؤك شراكة طول العمر من ناحية الأطفال والحالة الإجتماعية و الخلافة و الرفقة. |
| Evet, öyle düşünüyorum. Ayrıca bu hayır işinde iyi bir dostumla, Sam Arsenault ile ortağız. | Open Subtitles | أجل، أعتقد ذلك، و أتقاسم شراكة العمل الخيري مع صديقي العزيز (سام أرسنال) |
| Gerçekten hayat arkadaşı olduğunuzu tespit ettirecek en güçlü kanıt hemen Kanada'ya gitmek, ...ve ilişkinizi resmileştirmek. | Open Subtitles | تَعْرفُ، الدليل الأقوى لبصدق تَظَاهُر أي شراكة محلية أَنْ يَأْخذَ دافع سريع على يعود إلى كندا |
| Çalıştığım örgütün onunla profesyonel bir ortaklığı var. | Open Subtitles | المنظمة ألتي اعمل لديها لديها شراكة مهنية معها |
| Keşfettiğin şey olan Bracken'ın LokSat ile olan ortaklığı takip edilmeyecek kadar tehlikeli. | Open Subtitles | ما اكتشف حول بركن أحرزنا شراكة الصورة مع LokSat أمر خطير جدا لمتابعة. |
| Burada bir fare ile aynı ortamı paylaşmış, birlikte yaşama şansına erişmiş kimse var mı -- farelerle evcil bir ortaklığı olan? | TED | أي شخص هنا محظوظاً بما فيه الكفاية ليتشارك ، أن يتعايش مع فأر -- شراكة محلية مع الفئران ؟ |
| Ve bu yavşak bana azınlık ortaklığı mı öneriyor | Open Subtitles | وهذا الأحمق يعرض شراكة الأقلية؟ |
| Raj, şu pislik için 500 milyarlık ortaklığı tehlikeye atıyorsun | Open Subtitles | أنت تركل شراكة 50 بليون من أجلها ؟ |
| Şimdi Iraktan dönen 11,000 çocuğu iyileştirecek Amerikan Ordusu Araştırma Enstitüsüyle kalıcı ve hayli üzücü bir ortaklığımız var. | TED | لدينا شراكة منذ فترة طويلة ومفجعة مع زملائنا في معهد الجيش الأمريكي لأبحاث الجراحة والذي عليه أن يعالج 11 ألف رجل عادوا من العراق |
| Bir kaç yıldır kazançlı bir ortaklığımız var: | Open Subtitles | لعدة سنوات كان بيننا شراكة مربحة |
| Pekala, bunu gerçekleştirmek için akademik çevre, hükumet, özel sektör ve hasta örgütlenmeleri arasında bir ortaklık kurmalıyız. | TED | حسنا، يجب علينا أن نخلق شراكة بين المؤسسات الأكاديمية والحكومة والقطاع الخاص، ومنظمات المرضى |
| - Sen ve ben çok dürüst bir adamla ortağız. | Open Subtitles | - أنني وأنت في شراكة مع رجل محترم. |
| Bir gün o ev arkadaşı anlaşmanızı bana göstermek zorundasın. | Open Subtitles | عليك حقاً أن تجعلني ألقي نظرة على اتفاقية شراكة السكن يوماً ما |
| Böylece her ay başına birkaç saat düşer, şirket için çok zor olmaz ve bu sayede çok faydalı bir şey çıkar: Uzun dönemli ortaklıklar. | TED | هذا قد يعادل بضع ساعات فقط في الشهر، حيث أنه بالكاد ستفتقده الشركة، ولكن ما تمكّنه حقاً مهم: شراكة طويلة الأمد، |
| Yani siyahlar ve ispanyol çocuklar fakirlerin yaşadığı bölgede yüksek teknolojili orkideler yetiştirmek için ortaklığa girdiler. | TED | اذن لقد عقد السود و ذوو الاصول الاسبانية شراكة لتربية الاوركيد بتكنولوجيا فائقة داخل وسط المدينة. |
| Emin olduğum birkaç şey var, ama bir tanesi, bu batan dünyada emin olduğum şey benim ortaklığım, kromozomsal ortaklığım "sarı gözlü", "mavi saçlı" doğan oğlumuz için. | Open Subtitles | هناك أشياء قليلة إننى لست متأكداً منها و لكن الشئ الوحيد الذى أتأكد منه فى هذا العالم الغائر هو هو شراكتى ، شراكة كروموسوماتى المنطقية |
| Bu da mercanlara, sudaki minarelleri kireç taşına çevirerek taşlaşmış iskeletlerini yapmasına izin veren mucizevi bir ortaklıktır. | Open Subtitles | انها شراكة خارقة تسمح للالشعاب المرجانية لتحويل المعادن التي في المياه إلى حجر جيري, و بناء هياكلها الحجرية. |
| Tebrikler Diane Lockhart şirketin tam ve isim ortağı. | Open Subtitles | تهانينا يا دايان لوكهارت شراكة كاملة |
| Bana ortaklığın yürümesindeki en büyük etkenin karşılıklı güvenden ibaret olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | أخبرني أنّه لكي نحرص على نجاح شراكة ما يجب أن تكون هنالك ثقة بين الرقم واحد والرّقم اثنين |
| Hep ortaklıkta bir kişinin yeteneği diğerine göre ziyade baskındır. | Open Subtitles | في كل شراكة .. هناك شريك أكثر موهبة من الآخر |
| Daha sonra Laird bir tecavüze yeltenmek ve ortaklıktan suçlanıp, beraat etmiş. | Open Subtitles | مباشرة بعدما حاول " ليارد " تبرئة شراكة اغتصاب |
| Kutlu Hayat Arkadaşlığı şeysi günü. - Teşekkürler. | Open Subtitles | ـ اتمنى لكِ يوم شراكة منزلية سعيد ـ شكراً لكِ |
| Anne... Sadece çalıştığım video dükkânının sahibi Ming ile ortak olacağım. | Open Subtitles | أمي، سأَدْخلُ في شراكة مَع مينغ في عملِي في محلِ الفيديو. |