| Çünkü onlara gayri meşru olduklarını söylemek istemedi. | Open Subtitles | لأنها لم تكن تريد أن تخبرهما انهما غير شرعيين. |
| Fransız yasaları miras hakkı konusunda meşru ve gayrimeşru çocuklar arasında fark gözetmez. | Open Subtitles | في القانون الفرنسي لا يوجد فارق الأطفال الشرعيين واللا شرعيين اذا ما جاؤا و طالبوا بحقهم في الميراث |
| Ya fahişeler, ya uyuşturucu satıyorlar ya da yasa dışı alkol satıyorlar. | Open Subtitles | هم من العاهرات ومتعاطي المخدرات وبائعي كحول غير شرعيين |
| Ama hala ortalıkta yoklar. Bu arada kaçak göçmenler tüm bu işleri yapıyorlar, ama ortada hiç robot yok. | TED | إلا أنهم ليسو هنا بينما، لدينا مهاجرين غير شرعيين يقومون بكل العمل ولكن لا يوجد أس آليين |
| Wolsey'in Kardinal unvanını almasını ve evliliğinizin yasal olduğunu açıklamasını istedi. | Open Subtitles | سأله أن يصرف ويلسي بصفته ممثله الرسمي ويعلنك والملك زوجين شرعيين |
| Sınırın üstünde olacağım, ve size yasadışı olanları telsizle haber vereceğim. | Open Subtitles | سأطير بجانب الحدود واحدد لكم مكان وجود الغير شرعيين عبر الراديو |
| Bu aynı zamanda mülteciler, göçmenler ve haklarını kaybedenlere ses olanlar üzerinden yürütülen küresel tartışmalarda neyin eksik kaldığına da işaret ediyor. | TED | لكن هذا يدل أيضًا عن ما يكون غالبًا مفقودًا في الجدل العالمي حول اللاجئين، مهاجرين شرعيين وغير شرعيين، صوت المحرومين. |
| Bishop'un dönüştürdüğü, gayri meşru olanlara ne olacak? | Open Subtitles | و هؤلاء الذين حولهم بيشوب, الغير شرعيين, ماذا سيحل بهم? |
| Cali Beyefendileri için en önemlisi meşru iş adamları gibi görünmekti. | Open Subtitles | بالنسبة إلى الرجلين من كالي كان الظهور كرجل أعمال شرعيين هو الأهم |
| Bir şey saklamıyoruz, çok miktarda para, gayri meşru çocuk ve yahudi olduğumuz gerçeği dışında. | Open Subtitles | نحن لا نخفي شيئاً بخلاف مبالغ كبيرة من المال وأطفال غير شرعيين و... وحقيقة أننا يهوديون |
| Gideriz, elemanı ayarlarız ve yasa dışı olmadan çıkarız. | Open Subtitles | نستطيع الذهاب وأقناع الرجل ونخرج قبل أن نصبح غير شرعيين |
| Senin de iyi bildiğin gibi, zorla sınır dışı edilen yasa dışı... göçmenlerin sayısı çok fazla. | Open Subtitles | كما تعلم ،المهاجرين الغير شرعيين مثلك يطردون بالقوه من هذه البلاد باعداد تحذيرية |
| Senin de iyi bildiğin gibi, zorla sınır dışı edilen yasa dışı... göçmenlerin sayısı çok fazla. | Open Subtitles | كما تعلم ،المهاجرين الغير شرعيين مثلك يطردون بالقوه من هذه البلاد باعداد تحذيرية |
| Halkım, vergileriniz kaçak göçmenler yüzünden yüksek. | Open Subtitles | أيها الناس ، الضريبة مرتفعة لتواجد الغير شرعيين بينكم |
| kaçak avcılar dün gece araziye girmişler. Leydi Ludlow derhal bekçiyi istiyor. | Open Subtitles | صيادون غير شرعيين دخلوا إلى حظيرة السيدة ليدلو ليلة أمس , وتريد مني إحضار الحارس أمامها |
| kaçak avcılardan da usandım, bunların hepsi serseri! | Open Subtitles | أنا أعاني من الصيادين الغير شرعيين أيضاً و جميعهم مشردين |
| Bu durum yasal olarak burda olanlar için geçerli. | Open Subtitles | هذا هو الوضع بالنسبة للأشخاص الغير شرعيين هنا |
| Bütün çalışanlarımız ya yasal yabancı ya da vatandaştır. | Open Subtitles | إن جميع أفراد فريق العاملين لدينا هم إما أجانب شرعيين أو مواطنون |
| yasal kiracı değiliz, ve tepemde gürültülü bir çatıyı çatı olmamasına tercih ederim. | Open Subtitles | نحُن مستأجرين غير شرعيين و أنا أفضل أن يوجد سقف مزعج فوقي على أن لا يوجد سقف |
| Aile Senegalli. Göçmenlik durumu...yasadışı. | Open Subtitles | العائله من السنغال،وهم مهاجرين غير شرعيين |
| Peki, babamın dediğine göre, fabrikalarda yasadışı çalışanlar olmazsa, ülkenin bütün altyapısı çökebilirmiş. | Open Subtitles | والدنا يقول أنه اذا لم نملك أشخاص غير شرعيين ليعملوا في المصانع، فالبنية التحتية للدولة بأكملها ستنهار. |
| Bir kamyonetin arkasındaki fakir Meksikalılardı ve ikisi kaçaktı. | Open Subtitles | لقد كانوا مجموعة من الفقراء المكسيكيين بعربة كلاب إثنين منهم غير شرعيين |