| Savaşmak için göremiyorsun bile. Bu şey bir kötülük gibi dünyaya yayılıyor. | Open Subtitles | لا يمكن حتى أن نراه لنحاربه إنه مثل شرّ ينتشر على الأرض |
| Süper güçler kötülük getiriyor dostum. Ben de onlarla alakam olsun istemiyorum. | Open Subtitles | القوى الخارقة شرّ يا صاح، ولا أود أن تكون لي صلة بها. |
| İlk kez o zaman dünyada kötülük denen şeyin var olduğunu hissettim. | Open Subtitles | وتلك المرة الأولى شعرت أبدا كان هناك شرّ حقيقي في العالم. |
| Dur tahmin edeyim: hayatlarımızı ve bildiğimiz dünyayı mahvedecek antik, dokunaçlı bir şeytan. | Open Subtitles | دعني أحزر، إنّه شرّ عتيق ذو مجسّات سيدمر العالم الذي نحيا فيه ونعرفه. |
| Eğer hiç Vocal Adrenaline'in şeytani imparatorluğunu dengelemek için birilerine ihtiyaç olunduğundan şüphelendiysem, ...artık tamamen inanıyorum. | Open Subtitles | ولو شككتُ بأن هنالكَ أحدٌ ،"يوازن شرّ إمبراطورية الـ"فوكال أدرينالين .إنيّ مؤمنٌ بحقّ أن هنالك الآن |
| büyüleyen en güçlü element olan, İyi veya kötülük için olup olmadığı bilinmiyor bu tozun. | Open Subtitles | هي أحد أقوى الشعوذة العناصر، سواء للأبد أو شرّ. |
| Bunların kağıt üzerinde size gerçekmiş gibi görünmediğini biliyorum, ama onlar saf kötülük. | Open Subtitles | أعرف أنّهم لا يبدون ذلك على الورق، لكنّهم شرّ متأصّل |
| Ama şimdi, büyük bir kötülük, kardeşliklerini yok etmek için harekete geçti. 3000 yıl önce doğan bir kötülük. | Open Subtitles | لكن الآن شرّ أكبر بكثير يهدّد بتدمير أخوّتهم، |
| Efendim o kadın gerçek kötülük. | Open Subtitles | وها أنت ذا تدعي أنكَ من أفسدها؟ سيّدي، إنها شرّ خالص |
| Bu şey kötülük gibi tüm dünyaya yayılıyor. | Open Subtitles | علامة على السيطرة الكاملة للظلمة على أحدهم إنه مثل شرّ ينتشر على الأرض |
| Şimdi kötülük onu gömmeye çalıştığımız yerden tekrar yükseliyor. | Open Subtitles | الآن هناك شرّ يتصاعد من حيث حاولنا ان ندفنه |
| Bu, Saf kötülük'ü serbest bırakacak anahtarı içinde barındırıyor. | Open Subtitles | إنه يحوي المفتاح القادر على فكّ أسر شرّ خالص. |
| Birinin ruhunda kötülük varsa, aynanın karşısında ortaya çıkarmış. | Open Subtitles | يقول أنّه إذا احتوت روح مرء على شرّ فستظهر بانعكاس المرآة |
| En güvenilir ve kana susamış korsanların bile korkmaktan kendilerini alamadıkları bir şeytan var bu denizlerde. | Open Subtitles | هناك شرّ على هذه البحارِ ذلك الأكثر إستواءً الوفيِ و جاءَ القراصنةُ المُتعطش للدماءُ للخَوْف. |
| şeytan olan birisinin göreceği şey, şeytandır. | Open Subtitles | هو الذي يعمل شريّر، شرّ الذي هو سيرى. |
| Bayan Darkh da şeytani pislik yerine hayatta kalan anlayışlı biri olur. | Open Subtitles | جاعلًا السيّدة (دارك) ناجية شفوقة عوض كونها يخنة شرّ كما هي فعلًا. |
| şeytani gözlerden kaçın. | Open Subtitles | بمعنى: "حاذر من شرّ الأعين الحاسدة" |
| Aramızdaki kötüler, insan gibi yerleştiler, bu büyü söylenince... | Open Subtitles | هنالك شرّ قائم بيننا يتَّخِذ هيئة البشر، اجعل هذه الأرواح تسكن |
| Gelmiş geçmiş en büyük kötülüğü dünyaya ben saldım. | Open Subtitles | قدّ أطلقت أعظم شرّ عرفه العالم. |
| Mucizeler yaratan büyük kötülükler de yaratabilir. | Open Subtitles | الذي يجعل المعجزات... يمكن أن يجعل شرّ عظيم أيضا. |
| Gölgeler vadisinde yürüyorum kötülükten korkmuyorum. | Open Subtitles | "بالرغم من أنّي أسير عبر وادي ظلّ الموت" -فلن أخشى أيّ شرّ" " -كلماتكَ لا تعني شيئاً لهم أيّها القِسّ . |
| "Daha büyük bir şer geliyor" da ne demek? | Open Subtitles | ما الذي عناه بـ "شرّ أعظم مُقبل"؟ |
| Dur. Zelena bu çiçeklerin sadece kötülüğün yakınında büyüdüğünü söylemişti. | Open Subtitles | مهلاً، قالت (زيلينا) إنّ هذه الزهور تنمو فقط في وجود شرّ |